Bizim Coğrafya - Hayat Coğrafya'da, Coğrafya Hayatımızda

Bizim Coğrafya - Hayat Coğrafya'da, Coğrafya Hayatımızda (https://www.bizimcografya.com/)
-   COĞRAFİ MAKALELER VE DOSYALAR (https://www.bizimcografya.com/15-cografi-makaleler-ve-dosyalar/)
-   -   Şekeri Amerikan Mısırından, Domatesi İsrail Tohumundan Üretiyoruz.. (MAKALE) (https://www.bizimcografya.com/cografi-makaleler-ve-dosyalar/1952-sekeri-amerikan-misirindan-domatesi-israil-tohumundan-uretiyoruz-makale.html)

Tugay NAYKI 07-Temmuz-2009 15:43

Şekeri Amerikan Mısırından, Domatesi İsrail Tohumundan Üretiyoruz.. (MAKALE)
 
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI

“Şekeri Amerikan mısırından, domatesi İsrail tohumundan üretiyoruz. Uskumruyu Norveç’ten, sarımsağı Çin’den, elmayı Şili’den, pirinci Amerika’dan, muzu Panama’dan, portakalı Brezilya’dan alıyoruz. Yani gıda krizi uluslararası bir sorun. Bizimle hiiç ilgisi yook!”

Bu ironik sözler 1 Mayıs 2008 günkü Cumhuriyet Gazetesi’nde Behiç Ak’ın karikatüründen alındı.
Kimi zamanlar bir sanatçı, sayfalarca yazıyı bir çizgiyle çözümleyebiliyor. Sanatçının ayrıcalığı da herhalde buradan geliyor.

AKP hükümeti ve onları destekleyici liberaller, yaşanmakta olan gıda krizinde kendilerinde olan kusurları, başkalarına havale ederek kurtulma çabasındalar. Sanatçı da bunu yansıtmış.

Elbette Türkiye’de yaşanmakta olan gıda krizinin dışsal nedenleri var. Burada da liberallerin sakladığı bir konu da şu; onlar krizin, dünyada uygulanan ve ABD ile AB ülkelerinin denetiminde olan yeni-liberal politikaların sonucu olduğunu söylemiyorlar. Adına küreselleşme denilen bu yeni-liberal politikalarla, ABD ve AB’de tarımsal üretim en yüksek düzeyde desteklenirken, üçüncü dünya ülkelerinde tarımsal desteklemeler en alt düzeye indirildi. Bunun sonucu olarak, Türkiye gibi ülkelerde tarımsal üretim önemli ölçüde geriletildi. Gıda krizinin öncelikle bu ülkelerde görülmesinin nedeni bu. Bilindiği gibi, aç kalan insanları güdülemek, yönlendirmek kolay olur. Onlar, giderek ya dinsel ya da ırksal faşizmin egemenliği altına girerler.

Yaşamakta olduğumuz gıda krizinin, en az dışsal nedenleri kadar içsel nedenleri de var. Bunlar kısaca şöyle sıralanabilir;

• Türkiye’nin üretici ve tüketiciden yana bir ulusal tarım politikası yok.

• Ulusal tarım politikasının yokluğu nedeniyle desteklemelerin niceliği ve niteliği de sürekli değişiyor. Örneğin hayvancılıkta son 2-3 yıl yetersiz de olsa uygulanmaya çalışan üretim bazlı desteklemeler, 15 Nisan 2008 tarihli kararname ile değiştirildi. Verimi ne olursa olsun birliklere kayıtlı inekler 350 YTL para alacak.

• Toprak Mahsulleri Ofisi, bir zamanlar üreticiden tahıl alır, piyasadaki fiyatları düzenlerdi. Örneğin 10 yıl önce Türkiye pirinç üretiminin yüzde 20’sini satın alıyordu, bu rakam günümüzde yüzde 2’lere düştü.

• Toprak Mahsulleri Ofisi, gerektiğinde tahıl ithalatı yaparken, firmalar arasında eşit davranmaya çalışırdı. Ancak AKP hükümetleriyle bu da değişti. Gazetelere yansıyan haberlere göre bu konuda farklı uygulamalar yapılıyormuş.

• AKP hükümetleri, Tariş’ten Fiskobirlik’e kadar, tarım kooperatiflerini ele geçirmek ve onları firmaların denetimine sokmak için her türlü oyunu denedi.

• Tarımsa KİT’lerin çoğu özelleştirildi. Piyasada üretici lehine fiyat düzenlemesi yapacak Tarımsal KİT nerdeyse bırakılmadı, kalanlar da göstermelik oldu.

• Üretici ve tüketici örgütlenemedi. Çünkü örgütlenmeye engeller getirildi.
Özetle, dış dinamiklerin, daha açıkçası küreselleşme adı altında saklanan yeni-liberal politikalar, Türkiye’de işbirlikçilerini bulmuş ve bu nedenle tarım sektörü de giderek küçülmüştür (Geçtiğimiz yıl bu küçülme yüzde 8’i bulmuştur). Tarım üreticileri yoksullaşmış, gıda fiyatları hızla artmıştır.
Evet, bu durum salt AKP hükümetlerinin uyguladığı teslimiyetçi politikaların sonucu değildir. AKP hükümetlerinin suçu, 1980’li yıllardan beri uygulamaya başlatılan yeni-liberal politikaları, eskilerinden daha yüksek düzeyde tam bir teslimiyetçilikle sürdürmesinden kaynaklanıyor.
Bu ülkeyi yönetenler tarımı toprağa gömerken ve bunun sonucu açlık sınırında yaşayan milyonlarca insan varken, ABD ve AB çiftçisi ne durumdadır? ABD ve AB’de hükümetlerin her zaman desteklediği çok az sayıdaki çiftçi, kendi tekelleri ile birlikte daha da zenginleşmiştir. İşte çağımızın temel çelişkisi, emek çelişkisi ile, birlikte budur.

Bu;

Proleter milletler, zengin milletler çelişkisidir.

Ne yazıktır ki, zengin milletlerin çiftçisi ve emekçisi de bu çelişkide, proleter milletlerin aleyhinde rol alıyorlar, uluslararası sömürüden güçleri ölçüsünde nemalanıyorlar. Bunlara proleter milletlerin işbirlikçi sınıflarını da eklemeyi unutmayalım.

Ayşenur KILIÇ 10-Temmuz-2009 10:19

Teşekkürler Tugay hocam güzel bir makale :) .


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 23:26.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by BizimCografya.com® Copyright ©2008 - 2011, Baylas