Bizim Coğrafya - Hayat Coğrafya'da, Coğrafya Hayatımızda

Bizim Coğrafya - Hayat Coğrafya'da, Coğrafya Hayatımızda (https://www.bizimcografya.com/)
-   GENEL (https://www.bizimcografya.com/115-genel/)
-   -   GDO'lu Tarım Ürünleri Türkiye'de..! (https://www.bizimcografya.com/genel/4132-gdolu-tarim-urunleri-turkiyede.html)

Tugay NAYKI 02-Kasım-2009 23:03

GDO'lu Tarım Ürünleri Türkiye'de..!
 
ABD Tarım bakanlığı ve ''içine şeytan girmiş şirket'' diye isim takılmış ve genetiği değiştirilmiş tohum (GDO) üretiminin yüzde 71'ini elinde tutan Amerikan firması MONSANTO'nun davetlisi olarak gittiler.

Gidiş dönüş uçak biletini, otel masraflarını yemekleri ABD Tarım Bakanlığı ve firma ödedi.

6 Nisan tarihli geziye katılanların listesi:

Mv. AKP Özlem MÜFTÜOĞLU
Mv. AKP Ali KOYUNCU
Mv. CHP Vahap SEÇER
Mv. MHP Abdülkadir AKÇAN


Yediler, içtiler toplantılarda bilgi edindiler, döndüler..

Ekim ayı sonuna gelindi.

Türkiye Tarım Bakanlığı, GDO yönetmeliğini, aniden çıkarıverdi. Türkiye'ye GDO ürünlerinin girişi serbest oldu.

Türkiye kendi bitki zenginliğini korumak yerine başkanısın genetiğini değiştirerek bol, kolay ürettiği ürünlere ve tohumlara bağımlılık yaratacak yolu açtı..

Tugay NAYKI 02-Kasım-2009 23:05

GDO'LU TARIM ÜRÜNLERİ

Değerli basın mensupları; GDO'nun açılımı 'genetiği değiştirilmiş organizmadır'.Tarım,tıp,gıda gibi birçok alanda kullanılmaktadır. GDO'lu bitkilerin tarla denemelerine ilk olarak 1985 yılında başlanmış olsa da, üretime geçilmesi 1996 yı bulmuştur.

Halen yapılmakta olan GDO lu tarımın yüzde 99 u ABD, Kanada, Arjantin ve Çin de gerçekleştirilmektedir. GDO lu ürünlerin başında mısır, patates, soya, buğday, pamuk, domates, pirinç ve bazı balık türleri gelmektedir.

Şu ana kadar, dünyada ekili alanların 67 milyon hektardan fazlasında GDO lu tarım yapılmaktadır ve her geçen gün yeni tarım alanları eklenmektedir. GDO açlığa çözüm mü? ABDbaşta olmak üzere, GDO lu tarımın yaygınlaşmasını destekleyen ülkeler ve GDO lu tohum üretimi yapan uluslararası şirketler, transgenik tarımın dünyanın hızla artan nüfusunun açlık problemine çözüm olacağı gerekçesiyle savunuyor.

Değerli basın mensupları; GDO'lu ürünlerin sahip olduğu riskler şu başlıklar altında sıralanabilir; Alerjenlik: 1996 yılında, Brezilya kestanesinden ve fındığından soya fasulyesine aktarılan geni içeren ürünler, alerji yapması nedeniyle, marketlerden toplatılmıştır.

Besin değerinde bozulma: GDO'lu bitkilerde, yeni özellikler kazandırılırken, bitkinin orijinal yapısında bulunan bazı kalite öğelerinde önemli azalmalar olduğu tespit edilmiştir. Örneğin, kalp hastalıklarına ve kansere karşı önemli bir koruyucu madde olan "phytoestrogen" bileşiklerinin, klasiklere oranla, GDO'lu bitkilerde daha az olduğu bilinmektedir.

Toksisite: Genetik olarak değiştirilmiş organizmalar, aktarılan yeni gen ürünlerini ve onlardan kaynaklanan sekonder metabolitleri içerdiğinden, potansiyel bir toksisiteye sahiptir.Toprak ve su kirliliği: GDO'lu bitkilerin kalıntılarındaki toksik maddelerin toprağa ve suya geçtiğine ilişkin çok sayıda araştırma sonucu bulunmaktadır.

Bu nedenle, toksinlerin diğer organizmaların besin zincirine katılmaları da söz konusudur. Bazı genlerin ürettiği endotoksinlerin toprakta 33 hafta kaldığı belirlenmiştir.Florada değişim: Bitkilere kazandırılan yeni özellikler bu bitkilerin yaşadıkları çevredeki floranın bozulmasına, doğal türlerde genetik çeşitlilik kaybına, ekosistemdeki tür dağılımının ve dengesinin bozularak genetik kaynakları oluşturan yabani türlerin yok olmasına neden olabilecektir.

Ülkemizde de durum iç açıcı değildir.Bugün GDO'lu tohumlarla ekimin yaygın yapılması, yasası ve yönetmeliği çıkmış olan "Organik Tarımı" da tehdit etmektedir. TÜRKİYE'de şu anda organik tarımı destekleme kanun ve yönetmeliği varken halen biyogüvenlik kanunu yoktur.

Bu sebeple GDO tespiti yapılamıyor! Bu durumda, tohumun, toprağın, suyun temiz tutulabilmesi,GDO'lu yaygın ekimden dolayı risk altındadır. Bu şartlarda, gerçek manada organik tarımdan söz etmek ağırlığını kaybetmektedir. Bir test yapılsa o ürünlerin en az yarısı imha edilecek veya organik diye satılamayacak duruma gelebilir Izleme yok, denetleme yok, ustelik bunu yapabilecek beceri ve donanımda insan ve laboratuar da yok.

Etkin bir biyogüvenlik kanunu ve biyogüvenlik kurulu bu anlamda bizim de ilk önceliğimiz olmalıdır.Kurullar Biyologlar,gıda mühendisleri,ziraat mühendislerinden oluşmalıdır.Devletin etkin ve yaygın denetim ve izleme görevi birincildir Bu noktada halen ülkemizde bu testlerin yapılamaması büyük bir risk teşkil etmektedir. Gerek tedarik zinciri, gerekse üretim süreçleri içinde düzenli ve yetkin bir (iç) denetim, atılması gereken ilk adım olarak görülmektedir.

Ancak, en ideal koşullarda görevini yapıyor da olsa devletin denetleyici rolü ancak bilgili ve ahlaklı üreticiler, seçme hakkı olan ve hakkını arayan tüketiciler, ve daha da önemlisi konuya hakim, yetkin araştırmacıların varlığında amacına ulaşır.

SEZER TOPRAKBİYOLOGLAR BİRLİĞİ DERNEĞİ GENEL BAŞKAN YARD.

Tugay NAYKI 02-Kasım-2009 23:09

Frankeştayn ürün diyorlar.
Yiyeni yavaşça öldürüyor.
Çaktırmadan salaklaştırıyor.
Belli etmeden aklını alıyor.
Usul usul organ hasarı, karaciğer yetmezliği, böbrek kifayetsizliği, kısırlık, erken doğum, düşük, ne varsa insanın başına kendi vücudundan gelebilecek kötü, umarsız hastalık, hepsini bu GDO adı verilen ABD patentli ürünler yapıyor..!

NECATİ DOĞRU-VATAN

SaBaH GüNeŞi 02-Kasım-2009 23:10

Millet olarak ne kadar da hazıra konmaya alışmışız böyle hiç sonumuzun ne olacağını düşünmeden!


Ancak, en ideal koşullarda görevini yapıyor da olsa devletin denetleyici rolü ancak bilgili ve ahlaklı üreticiler, seçme hakkı olan ve hakkını arayan tüketiciler, ve daha da önemlisi konuya hakim, yetkin araştırmacıların varlığında amacına ulaşır.

Bu cümle herşeyi anlatıyor aslında anlayana!


Teşekkürler Tugay hocam...

Tugay NAYKI 02-Kasım-2009 23:15

Bu ürünün ithalatı yasaktı.
Ülkeye girişi cinayetti.
Türkiye'ye GDO'yu sokmak ihanetti, ülkenin geleceğini felakete atmaktı. Çünkü Anadolu'nun Allah vergisi doğası, dünyanın en zengin bio-çeşitlilik gösteren toprağıydı.

Dünya'da ki toplam 12 bin 500 endemik türün 2 bin 500'ü Türkiye'nin tarlalarında, bağlarında, bahçelerinde, ovalarında, yaylalarında milyonlarca yıllık doğal ayıklanma ile kendiliğinden yüz binlerce yıldır duruyor

Avrupa'da 50 ülke var.
50'sinden daha fazla.
Afrika'da 53 ülke var.
53'ünden daha fazla.
Orta doğu da 18 ülke var.
18'inden daha fazla.

Kafkasya'da 5 ülke var ve Kafkasya'nın da 5 ülkesinin doplamından daha fazla endemik bitki türü Anadolu topraklarında doğal olarak mevcut.

NECATİ DOĞRU-VATAN

Tugay NAYKI 02-Kasım-2009 23:18

Türkiye tarımı hançer yedi.
İnsanın sağlığı bıçaklandı.
Türk insanı kendi topraklarında ki 2 bin 500 endemik bitki çeşidi ile bitki örtüsünü zenginliğe dönüştürmek için çalışmak yerine tembelliğe dönüştürmek için çalışmak yerine tembelliğe, miskinliğe, aptallığa, ithalata mahkum edilerek bağımlılık yaratacak GDO'ya kapı açıldı.

NECATİ DOĞRU-VATAN

Tugay NAYKI 02-Kasım-2009 23:22

''GDO'suz ürünlerin etiketinde ürünün GDO'suz olduğuna dair ifadeler bulunmaz.''

BULUT ARSLAN-YENİÇAĞ

Tugay NAYKI 02-Kasım-2009 23:26

''Türkiye flora ve faunası için potansiyel bir tehlike oluşturmasını engellemek üzere GDO'nun Türkiye'de yakın akraba ve yabanileri olan türlere ait olmadığını gösterir bilgi ve belgeler istenebilir.'' diye bir de hüküm var.

Yani hükümet, GDO'lu ürünlerin Türkiye'ye sokulmasının, ülkenin flora ve faunasını yok edeceğini bile bile bunlara izin veriyor..!

BULUT ARSLAN-YENİÇAĞ

Tugay NAYKI 02-Kasım-2009 23:27

GDO NEDİR?
Bir canlının gen diziliminin değiştirilmesi ya da ona kendi doğasında bulunmayan bambaşka bir karakter kazandırılması yoluyla elde edilen canlı organizmalara "Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar", kısaca GDO adı veriliyor.
Bir canlıdan diğerine gen aktarımı, bir çeşit kesme,yapıştırma ve çoğaltma işlemi olup, genetik mühendisleri tarafından uygulanıyor. Aktarılacak gen önce bulunduğucanlının DNA sından kesilerek çıkarılıyor.Sonra vektör adı verilen taşıyıcı virüs ile bu gen DNA molekülüne yapıştırılıyor.

Frankeştayn Gıda olarak da nitelenen GDO'lar bugün kolera bakterisi geni taşıyan yonca, akrep geni taşıyan pamuk, tavuk genli patates,balık genli domates gibi gıdalar şeklinde karşımıza çıkıyor.

İnsanlık bugün doğal çeşitliliğe zarar vererek tür zenginliğinin yok olmasına yol açan GDO ların çeşitli yollardan yayılarak yeni Frankeştaynlar yaratma tehlikesiyle karşı karşıya.

Tugay NAYKI 02-Kasım-2009 23:28

GDO ÜRÜNLERİ SAĞLIĞIMIZI NASIL ETKİLER?

GDO'lu ürünlerin temel sakıncalarından biri de insan sağlığına karşı olumsuz etkileri. Uzmanlara göre, sağlık riskleri şunlar; antibiyotiklere karşı dayanıklılık oluşması, gıda olarak kullanımda insan ve hayvanda toksik ya da allerjik etki yapması, doğrudan alım durumunda insan ve hayvan bünyesindeki mikroorganizmalarla birleşme ihtimali.

GDO'lu ürünlerin oluşturduğu sağlık risklerini doğrulayan bilimsel araştırmalara her geçen gün bir yenisi daha ekleniyor. Örneğin, Brezilya fındığının bir genine sahip olan transgenik soya fasulyesi, fındığa alerjisi olanlarda alerjiye neden oluyor.

Rowett Enstitüsü'nde çalışan Arpad Pusztaria'nın son deneyleri GDO'larla ilgili yeni kuşkular ortaya çıkardı. Sözü edilen çalışmada, genetik yapısı değiştirilmiş patateslerin fareler için toksik olduğu, bağışıklık sisteminde bozukluklar, viral enfeksiyonlar gibi birçok etkileri olduğu ortaya çıktı. Genetiği değiştirilmemiş patateslerle beslenen fareler gayet sağlıklıydı. Sonraki deneyler toksikliğin gen transferi yöntemiyle ilgili olduğunu ortaya çıkardı.

Bir başka deney, besinler yoluyla aldığımız yabancı DNA'nın hücrelerimize taşınabileceğini ortaya çıkardı. Yakın zamana kadar DNA'nın bağırsaklarımızda sindirilebileceği düşünülüyordu. Ancak deneyler durumun aksini kanıtladı. Bakteriyel bir virüsün DNA'larıyla beslenen farelerde bağırsak boyunca yaşayabilen ve kana karışabilen büyük virüs DNA'sı parçaları bulundu. Alınan DNA'lar lökositlerde, dalak ve karaciğer hücrelerinde de görüldü ve virüs DNA'sının fare genomuna yerleştiği kanıtlandı.

Hamile farelere yedirilen virüs DNA'sı, ceninin ve yeni doğmuş yavruların hücrelerine geçtiği de belirlendi.

Radikal


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 17:17.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by BizimCografya.com® Copyright ©2008 - 2011, Baylas