| Ayşenur KILIÇ | 19-Eylül-2009 16:23 |
Öğretmenlere Bir Sor, Bin 'Ah' İşit
Türkiye'deki en zor mesleklerden birisi olan öğretmenlikte, sorunlar bitmek bilmiyor. KPSS, formasyon, kadro, atama, eş durumu, sağlık, ulaşım, lojman, terör ve ekonomik güçlüklerle meslekten soğutulduklarını belirten öğretmenler, kırgın bir arayış içerisinde.
Önce eğitim fakültesini bitirip sonra KPSS engelini aşan ve ardından da, yıllarca atama bekleyen öğretmenler, öncelikle "mesleki hayal ve ideallerini kaybetmekten" korkuyor.
Eğitim ve öğretim heyecanıyla bu mesleği seçen öğretmenler; yıllarca sürebilen atama sürecinin ardından tayin zorlukları, eş durumu tayini olmadığı için evli olanlardaki parçalanmış aile sendromu ve "sözleşmeli kölelik" dedikleri sürecin sorunlarıyla yıprandıklarını tekrarla***** "belirsizlikler verimli çalışmamızı engelliyor" diyor.
Protestolar yapan, her platformda seslerini duyurmaya çalışan ve her gün yüzlerce tepki maili yazan öğretmenler, mevcut problemlerin çözümü için Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK'ten acil tedbir paketi beklediklerini vurguluyor.
ÖĞRETMENLER EN ÇOK NELERDEN ŞİKAYET EDİYOR ?
- Öğretmenliğin yapısına bakıldığında; kadrolu, sözleşmeli, ücretli, vekil öğretmen gibi ayrımların alınan eğitim ve mesleki nitelik gibi ölçeklerle ilgili olmaması. Bu farklılıkların öğretmenler arasında ücret ve özlük hakları açısından uçurum yaratması,
- KPSS' ye girmek zorunluluğu ve sınav içeriğinde, sadece kendi mesleki alanında soru çözmekle yükümlü olunmaması,
- Kadro sözü verilen sözleşmeli öğretmenlerin durumunun henüz netlik kazanmaması,
- Ücretli öğretmenlerin dershanelerde ve yoksul bölgelerdeki okullarda asgari ücretin de altında çalışmak zorunda kalması. Ücretlilerin sözleşmeli'lere, sözleşmelilerin ise kadrolu öğretmenlere öykünerek, meslektaşlar arasında yıpratıcı bir rekabetin yaşanması,
- Kadrolu öğretmenlere il emri uygulamasının geri getirilmesine rağmen, sözleşmeli öğretmenlerin bundan yararlanamaması. Eş ve çocuklardan uzakta bir yaşam mecburiyeti,
- Atamalarda, siyasi tercihlerin ön plana çıkması ve kadrolaşma,
- İl içi tayinlerde puan ve sıra sistemine uyulmaması, torpilli olanlara öncelik verilmesi,
- Ancak en zaruri ihtiyaçları karşılayabilen düşük maaşlarla, sosyal ve kültürel aktivitelerin bile lüks tüketim kategorisine girmesi,
- Fen - Edebiyat Fakültesi mezunlarının formasyon sorunu konusunda; YÖK' ün, devlet üniversitelerinde kontenjan artırımı, formasyonun açık öğretim kanalıyla veyahut atamadan sonraki meslek içi eğitimle verilmesi bağlamında bir çözüm üretmemesi,
- Hizmet içi eğitimlerin yetersizliği, öğretmenlerin yeni yayınlar ve teknolojiler hakkında bilgilendirilmemesi sonucunda mesleki standartın düşmesi,
- Sık sık değişen eğitim politikaları, siyasi baskılara maruz kalınması,
- Atamalarda, özellikle ücra bölgelerde ulaşım ve lojman sorunu,
- Terör sorunu
- Tebeşir tozundan dolayı üst solunum yolu problemleri, varis, sinirsel rahatsızlıklar, ses telleri iltihabı ve faranjit gibi bazı mesleki hastalıklarla boğuşmak. Özellikle de ücra bölgelerde görev yapan öğretmenlerin, tam teşekküllü sağlık kuruluşlarına ulaşmakta güçlük çekmesi.
. Gül ÖZBAY |
