Tekil Mesaj gösterimi
Alt 13-Şubat-2010, 02:19   #1 (permalink)
zumrut_
Zümrüt Üye
 
zumrut_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 08-Haziran-2009
Ad- Soyad: zumrut
Bulunduğu yer: Yurt dışı
Mesajlar: 1.249
Teşekkürleri: 1.215
762 mesajına 2.493 kere teşekkür edildi.
Standart Resimdeki Banknot, Osmanlı Bankası'nca 1875 Yılında Basılan 1 Osmanlı Lirası ve Üzeri

Resimdeki Banknot, osmanlı Bankası'nca 1875 Yılında basılan 1 Osmanlı lirası ve üzerinde tam 5 ayrı dil var. Osmanlı İmparatorluğu’nun kültür coğrafyasının genişliğini ispatlayan bu 5 dil bakın hangileri:





Maaalesef kendi tarihsel gerçekliğimize çok yabancıyız. Bildiklerimiz bilmediklerimizin yanında çok sınırlı kalıyor. Öğrendikçe şaşırıyoruz. Nitekim bunlardan birine dün denk geldim.


Türk Hava Yolları (THY) ile seyahat edenlerin uçakta okuması için hazırlanan, arzu edenlerin uçaktan ayrılırken yanlarına da alabilecekleri Skylife adında çok güzel bir dergi var. Kültürel içerikli yazıların yanı sıra ülkemizin tarihi ve turistik yerlerini de yansıtan çok güzel yazılar ve fotoğraflar yer alıyor dergide. Dergiye internetten ulaşmak da mümkün.


Açılım tartışmalarının yoğunluk kazandığı şu dönemde dergide yayınlanan bir makale Osmanlı Devleti’nin özgüvenini yansıtan çarpıcı bilgiler içeriyor.


Derginin son sayısında yer alan (Eylül 2009) “Osmanlı Paralarının Peşinde” başklıklı çalışmada kağıt paranın Osmanlı Devleti’ndeki seyri anlatılıyor.


Fakat bir para var ki, “bu kadar da mı olur” dedirtecek türden.


O kadar ki, günümüzde sadece kendi ülkemizde değil başka ülkelerde bile o kadarına cesaret edilebileceğini sanmıyorum.


Sözünü ettiğim para resimde de örneği görüldüğü gibi, Sultan Abdülaziz döneminde Osmanlı Bankası tarafından 1875 yılında basılan 1 Osmanlı Lirası.


Para biriminin Türkçe, Arapça, Fransızca, Rumca ve Ermenice olmak üzere, toplam 5 dilde belirtildiği bu banknot, Osmanlı İmparatorluğu’nun kültür coğrafyasının genişliğine dair gerçekten çok çarpıcı bir örnek.

Resimdeki Banknot, Osmanlı Bankası'nca 1875


















Fransızca o dönemde Osmanlı topraklarında diğer tüm Batılı ülke dillerinden daha popüler ve yaygın olduğu için paranın üzerinde Fransızca’ya da yer verilmiş.


Doğrususu müthiş bi özgüven... Ülke mozaiğinin para birimine yansıması açısından farklı bir örnek.


Perihan & Berivan


Açılımla ilgili tartışmalar ve karşılıklı beyanlar içinde benim en çok dikkatimi, geçtiğimiz günlerde Van´da temaslarda bulunan Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün açıklamaları çekti.


Bakan Ergün, Van Sanayi ve Ticaret Odası (VATSO) Salonu´nda yaptığı konuşmada, insanlara yöresel isimlerinin yasaklanmasının mantıksızlığına işaret etmiş şu benzetmeyi yapmış: "İnsanlar neden Zozan ismini koyamadı evlatlarına. Devlet bölünürmüş. Suzan konunca bölünmüyor da, Zozan konunca mı bölünür? Niye kızına BeriVan ismini koymayı yasakladık? Nüfus memuru niye yazmadı. Yasak kardeşim. Bölünürüz. Perihan koyunca bölünmedik de BeriVan konunca mı bölünecektik?"


Gerçekten mantıklı ve konuya katkı yapıcı hoş değerlendirmeler bunlar.


Osmanlıca harflerle paranın ortasında yer alan yazıda İstanbul’dan Kostantiniyye diye söz edildiği görülüyor. Şimdilerde herhangi bir insan İstanbul için Kostantiniyye kelimesini kullanmaya kalksa, İstanbul’u gözden çıkarmış bir hain gibi algılanması bile olası...


Şunu anlatmak istiyorum.


Osmanlı Devleti günümüzde bile hala emsali görülmeyen, kimseyi ötekileştirmeyen, leziz bir aşure kıvamında müthiş bir kültür zenginliği içeren armoniydi.


Osmanlı Devleti zaten böyle davrandığı için sonunda yıkıldı demek tarihi gerçekleri bilmemek olur. Osmanlı Devleti yapılması gereken işlerin olması gerektiği olmasını sağladığı dönemde kuvvetli bir mozaikti. Yapay, zorlama ve dış dayatma ile sipariş üzerine bu işlerle ilgilenmeye başlayınca doku giderek seyrekleşti.


Meselelere tabii yaklaşınca insan da tabiatına uygun refleks gösteriyor. Ama konu müsamere havasında götürülünce işin içine rol giriyor, zorlama görüntü ortaya çıkıyor, samimiyet zedeleniyor. Başa kakar gibi oluyor.


İşin doğrusu tüm sorun “biz” gibi olamamaktan kaynaklanıyor.


Dönemedik asıl eksenimize ve menzilimize...


Yolu bir bulsak, aydınlığa çıkacağız ama, demek şimdilik bundan daha iyisini hak etmiyoruz.


Halkının işini kolaylaştırmak için tam 5 dilde para basan devletteki anlayış bize göre insan odaklıdır. Mesele de zaten insan olmaktır.


Not: Son olarak dergide yer alan yazıdan 2 hoş kare daha aktarayım.


İtalyanlar 1911 yılında Trablusgarp ve Bingazi’ye asker çıkardıklarında, aralarında o dönem kurmay binbaşı olan Mustafa Kemal ve Kurmay Binbaşı Enver Bey’in de aralarında olduğu bir grup Osmanlı subayı Mısır ve Tunus yoluyla cepheye gider. Savaş esnasında ödeneği tükenen askerlerin acil ihtiyaçlarını karşılayabilmek için Kurmay Binbaşı Enver Bey kendi eliyle geçici kâğıt paralar hazırlar. Bu paralar para olmanın da çok ötesinde, tarihimizin tapusu niteliğindeki belgelerdir.


İngilizler Çanakkale Savaşı’nı kazanacaklarına o kadar emindirler ki, işgal edecekleri Osmanlı topraklarında ve İstanbul’da kullanmak üzere para bastırırlar. Fakat bu paraları kullanmaları Türk askerinin kahramanca savunması sayesinde mümkün olmaz.


Demek para deyip geçmemek lazım... Bir dönemin aynası gibi paralar...


Prof. Dr. Osman ÖZSOY – Haber 7






Konu GUNBAN tarafından (13-Şubat-2010 Saat 19:58 ) değiştirilmiştir.
zumrut_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
zumrut_ kullanıcısına teşekkür eden 5 üye:
bahriaskin (14-Şubat-2010), canselcan (13-Şubat-2010), Fatih GÜRIŞIK (13-Şubat-2010), gamarcoba (14-Şubat-2010), GUNBAN (13-Şubat-2010)