Tekil Mesaj gösterimi
Alt 20-Haziran-2009, 16:55   #1 (permalink)
Cahit ERAYDIN
Bizim Coğrafya Yöneticisi
 
Cahit ERAYDIN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 04-Haziran-2009
Bulunduğu yer: BURDUR
Yaş: 66
Mesajlar: 2.075
Teşekkürleri: 565
836 mesajına 4.324 kere teşekkür edildi.
Standart Raf ömrü !!!

Mail adresime gelen bir yazı,doğruluk payı çok gibi !!


RAF ÖMRÜ !!!!!!!!!!



Son kullanma tarihine bakıyoruz ama...........






Markete gittiniz.

Yeşil sapları, şık karton kutuları, minik-yeşil etiketleri; Tek renk,
tek ses, tek yürek halleri; Yüksek fiyatlarıyla tezgahların yıldızı,
kan kırmızı domatesler.

Yediniz mi?

Yiyeceksiniz!

Zira onlar, modern dünyanın gurur kaynakları.

"Tatmin olma" duygusu köreltilmiş, "yeter" sözünü defterinden çoktan
silmiş insan evladının zeka ürünleri onlar.

Onlara şimdi domates diyorlar.

Devasa seralarda, tümüyle bilgisayar kontrolünde, topraksız koşullarda
(su kültürü) yetişiyorlar.

Her birinin köküne birer serum hortumu bağlı, damla damla dökülüyor
azotlar, fosforlar, kalsiyumlar...

Hava mı lazım?

Pompalar var, suyun içine gerektiği kadar hava basıyor.

Güneş mi lazım?

Cıvalı ampuller var, fotosentezi artıran yüksek basınçlı ışık basıyor.

Kuş mu lazım?

Aşk olsun!

Zamanı gelince, salınıyor bambus arıları içeri; Dölleniversinler,
kurda-kuşa muhtaç olmadan..

Çünkü onlar doğanın güvensiz derbederliğine terk edilemeyecek kadar
değerliler.

Onlar, öbür dünyaya giderken yanımızda ***üreceğimiz yatlar, katlar,
plazmalar, plazalar...



Hala markettesiniz.

Süt içip kemikleri geliştirmek gibi bir inancın peşinde,
dolaşıyorsunuz raflarda.

O, beyaz sıvının içinde protein, vitamin, bir sürü bakteri, mineral
filan olduğunu düşünüyorsunuz.

Nasıl söylemeli, bilmem ki?

Aramızda kalsın ama, onun içinde artık bir şey yok!

İyisi mi bunu size, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Ahmet
Aydın söylesin "Süt sağlıklı bir içecekken, raf ömrünü uzatmak için
pastörizasyon, yüksek ısı uygulaması (UHT) ve homojenizasyonla çok
zararlı bir ürün haline getiriliyor. Bu işlemlerle sütün içindeki tüm
bakterileri öldürülüyor. Pastörizasyon, sütün vitamin ve mineralle
zenginleşmesini engelliyor, sindirim enzimlerini tahrip ediyor, tahrip
olan ve sindirilmeyen protein parçacıkları, bağırsaktan kanımıza
geçiyor, vücut da bunları düşman olarak algılıyor ve bağışıklık
sistemini tahrip ediyor. İnsan vücudu tahrip oluyor ve alerjik
hastalıklara, bağışıklık sistemi hastalıklarına, romatizmal
hastalıklara neden oluyor. Çocuklarda görülen kronik orta kulak
iltihabının altında da süt kullanımı vardır...".

Hadi bunları geçtik bir kalem. Siz o sütü veren ineğin başına
gelenlerden haberdar mısınız?

İnek inek olmaktan çıkalı çok oldu.

Önüne konan her şeyi yiyen. Bol hormon ve antibiyotikle ayakta
durabilen, deri kaplı et parçaları onlar.

Günde 100 kilo süt(!) veren inek yaptılar.

Ne demek biliyor musunuz bu?



Market arabasını sürmeye devam.

Üzümleri gördünüz mü?

Sanki bağdan yeni gelmişler. Dip diri, ip iriler.

Nereden geliyor bunlar?

Şili'den.

Şili mi?

Evet!

Kaç gündür buradalar?

3-5 gün oldu.

Düşünün, Şili'nin bir köyünde topluyorlar bunları.

Uzun yolculuklar sonunda bize geliyor. Bir süre bizim manavda
bekliyor.. Alıyorsun eve getiriyorsun, evde de 3-5 gün daha, bana
mısın demiyor.

İyi ama, nasıl?

Şahane şeyler var, adına ilaç diyorlar. Üzümlere verilen bu ilaçlardan
birinin etiketindeki faydaları sayalım mesela:

· * * * Dane büyüklüğünü artırır,

· * * * Dane ağrılığını artırır,

· * * * Dane şeklini daha düzgün olarak değiştirir,

· * * * Tam olgunlaşmada bile daneye parlak sarı yeşil rengini verir,

· * * * Güçlü üzüm çöpüne rağmen dane sıkıca sapa bağlı kalır. Bu
yüzden yükleme taşıma esnasında danelenme nedeniyle olabilecek
kayıplar azalır,


· * * * Dayanıklı ve dirençli kabuk sayesinde hasat ve hasat sonrası
olabilecek yaralanmalar en aza iner, hastalıklara direnç katar,

· * * * Kullanım dozu yükseldiğinde sofralık üzümlerde hasadı geciktirir,


· * * * Yüksek kalite ve standart sağlar,


· * * * Raf ömrü uzar



Daha durun!

Petunya ve karnabahar geni konmuş mısırlardan yapılma cipsleri de
yiyeceksiniz.

Geceleri de bahçenizi denizanası geniyle donatılmış buğdaylarla
aydınlatacaksınız.


Diyebilirsiniz ki, "hep olumsuz tarafından bakma, bu gelişmeler olmasa
açlığın önüne geçilemez". İyi ama açlığın nedeni gıda üretimindeki
yetersizlik değil ki!

Tam tersine, bu gün dünyada gıda üretiminde fazlalık var. Öyle ki, tüm
üretilen besinleri toplayıp, dünyadaki insan sayısına bölseniz, kişi
başına günlük 2 kilo gıda düşüyor.

Bu hepimizi besler de, yus yuvarlak bile yapar.

Sorun gıda üretiminin yetersizliği değil, aç olanların gıda alacak
paralarının olmaması.


Ama, daha da vahimi, biz de o süt, domates, üzüm gibi oluyoruz.

Neye ağlayıp, neye güleceğimizi birileri bize anlatıyor.

Kimi sevip, kimden nefret edeceğimizi de.

İnsan ilişkilerini artık klavye ve monitor üzerinden kuruyoruz.

Gün geliyor, öldürüyoruz.

Adına "bilgi" dedikleri rafine verilerle zihnimizi doldurup,
enselerinde bar kod yapıştırılmış mamül ürünler oluyoruz.


Ne diyelim?

Raf ömrümüz uzun olsun!






__________________
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hiyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler !!!

KEMAL ATATÜRK






Öğretmenler ; Cumhuriyet sizden fikri hür,vicdanı hür,irfanı hür nesiller ister
KEMAL ATATÜRK
Cahit ERAYDIN isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cahit ERAYDIN kullanıcısına teşekkür eden 2 üye:
bahriaskin (27-Haziran-2009), zumrut_ (15-Ağustos-2010)