Tekil Mesaj gösterimi
Alt 14-Mayıs-2013, 22:33   #3 (permalink)
merve cangül
Özel Üye
 
merve cangül - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 15-Mayıs-2010
Yaş: 43
Mesajlar: 516
Teşekkürleri: 539
100 mesajına 582 kere teşekkür edildi.
Standart Cevap: Bölgesel Kalkınma Projeleri İle İlgili Ders Notu Olan

7. GÜNEYDOĞU ANADOLU PROJESİ (GAP)
Önceleri Fırat ve Dicle nehir havzasında sulama ve hidroelektrik enerji üretimine yönelik 13 proje paketinin toplamı olarak planlanan ve kapsamında 22 baraj, 19 hidroelektrik santrali ve 1.7 milyon hektarda sulama şebekesi yapımını öngören GAP, bugün, su kaynakları geliştirme programının yanı sıra tarım, ulaştırma, sanayii, kentsel ve kırsal altyapı, eğitim, sağlık, konut, turizm ve diğer sektörlerdeki yatırımları da içine alan, sürdürülebilir insani kalkınmaya dayalı entegre bir bölgesel kalkınma projesi olarak ele alınmaktadır.
GAP’ın temel hedefleri, Güneydoğu Anadolu Bölgesi halkının gelir düzeyi ve hayat standardını yükselterek, bu bölge ile diğer bölgeler arsındaki gelişmişlik farkını ortadan kaldırmak, kırsal alandaki verimliliği ve istihdam imkanlarını arttırarak, sosyal istikrar, ekonomik büyüme gibi milli kalkınma hedeflerine katkıda bulunmaktır.

Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak illerini içine alan GAP bölgesi, toplam ülke yüzölçümünün yaklaşık %10’una tekabül eden 75.193 km2’lik bir alana sahiptir.

1997 nüfus tespit sonuçlarına göre GAP bölgesinin nüfusu yaklaşık 6.1 milyondur ve bu miktar Türkiye toplam nüfusunun %9.7’sini oluşturmaktadır. 1990-1997 yılları arasında GAP bölgesinin yıllık nüfus artış hızı yaklaşık binde 24 iken Türkiye genelinde binde 15 olarak saptanmıştır. Bölge nüfusunun yaklaşık %64’ü kentlerde, %36’sı ise kırsal alanda yaşamaktadır. Ortalama nüfus yoğunluğu ise yine 1997 yılı verilerine göre bölgede 81 kişi/km2, ülke genelinde ise 82 kişi/km2’dir. 1985 yılında bölgede en çok nüfus barındıran il Diyarbakır iken, 1997’ de Şanlıurfa olmuştur. 1997 yılında, bölge nüfusunun yaklaşık %60’ını Şanlıurfa, Diyarbakır ve Gaziantep illerinde yaşamakta olduğu saptanmıştır.

Fırat Havzası’nda su ve toprak kaynaklarının geliştirilmesiyle ile ilgili ilk çalışmalara 1961 yılında Diyarbakır’da kurulan Fırat Planlama Amirliği’nce başlanmıştır. Diğer yandan, Dicle Havzası için de aynı paralelde çalışmalar DSİ Diyarbakır Bölge Müdürlüğü’nce sürdürülmüştür. Böylece aşağı Fırat Havzası ile Dicle Havzası’ndan ne şekilde faydalanılacağı açıklık kazanmış ve 1977 yılında bu iki havza projesinin “Güneydoğu Anadolu Projesi” olarak adlandırılması benimsenmiştir.

Bölgenin su kaynaklarının geliştirilmesi ile sulamaların sağlayacağı sosyo-ekonomik değişimin büyüklüğü, bu değişimi bir bölgesel kalkınma projesi kapsamında ve entegre bir yaklaşımla yönlendirmek gereğini ortaya çıkarmıştır. Güneydoğu Anadolu Projesi’nin entegre bölgesel planlama çerçevesinde ele alınması, yürütülmekte olan faaliyetlerin koordinasyonunu sağlanması ve yönlendirilmesi görevi 1986 yılında Devlet Planlama Teşkilatı’na veriliştir.
DPT Müsteşarlığı 1988 yılında GAP Master Plan çalışmasını başlatmıştır. Bu çalışma kapsamında, proje için muhtemel yönetim sistemleri ve alternatifleri de ele alınmıştır. GAP Master Planı’nın temel kalkınma senaryosu, “Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ni, tarıma dayalı ihracat üssü haline” getirmektir. Bölge kalkınmasının çerçevesini çizen Plan, özellikle su ve toprak kaynaklarının geliştirilmesine mali ve teknik kapasiteleri de dikkate alarak bir takvime bağlamış, bu değişimin ekonomik ve sosyal sektörlerde uyaracağı gelişmeyi, yaratacağı istihdamı, bunun getireceği nüfus büyüklüğü ile bu nüfusun kentler ve kır itibariyle, muhtemel dağılımını saptamış, eğitim ve sağlık hizmetleriyle konut ve kentsel altyapı ihtiyaçlarını makro düzeyde belirlemiş ve yıllara göre finans ihtiyacını ortaya koymuştur. GAP Master Planı, çeşitli devlet kuruluşlarının kalkınma çabalarının bütünleştirilmesi ve eşgüdümlendirilmesini kolaylaştıran ve bölge gelişmesinin alması gereken seyir ve alt ölçeklerde üretilecek plan, program ve projeler için de rehber niteliği taşımaktadır. Master Plan’ın ana hedefleri şunlar olmuştur:

· 1.7 milyon hektar alanda sulama
· 27 milyar kwh hidroelektrik üretiminin sağlanması
· Kişi başına gelirin %209 oranında artması
· 3.8 milyon kişiye istihdam olanağı sağlanması
GAP Master Planı’nın 1990-2005 dönemi sonu itibariyle belirlediği hedef ve büyüklüklere ulaşabilmek için yapılması öngörülen kamu yatırımlarının finansman ihtiyacı 2001 yılı fiyatlarıyla toplam 17 katrilyon 541 trilyon 589 milyar TL.’dir. GAP kapsamında 2000 sonuna kadar 8 katrilyon 090 trilyon 493 milyar TL.’lik harcama yapılmıştır.

Bölgede yapılacak uygulamaların çok kapsamlı olması ve bölgesel kalkınmanın hızlandırılmasını sağlamak amacıyla, 6 Kasım 1989 tarih ve 20334 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 388 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile GAP Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatı kurulmuştur. Devlet Planlama Teşkilatı bünyesinde sırasıyla “Az Gelişmiş Bölgeler Dairesi Başkanlığı”, “Müsteşarlık Araştırma Grubu” ve “GAP Grup Başkanlığı”nın sorumluluğunda yürütülen Güneydoğu Anadolu Projesi, daha sonra “Genel Müşavirlik Hizmetleri” çerçevesinde Türk Mühendislik, Müşavirlik ve Müteahhitlik A.Ş. (TÜMAŞ) tarafından ihale yoluyla yürütülmüştür.

Ancak, bölgede yapılacak uygulamaların çok kapsamlı olması nedeniyle bölgesel kalkınmanın hızlandırılmasını sağlamak amacıyla, GAP Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatı’nın kurulması Bakanlar Kurulu’nca 6 Kasım 1989 tarih ve 20334 sayılı KHK ile kurulmuştur.

GAP Bölge Kalkınma İdaresi Teşkilatı, GAP Master Plan’ın bir sonucu olarak, GAP kapsamına giren yörelerin süratle kalkındırılması, yatırımların gerçekleştirilmesi için; plan, altyapı, ruhsat, konut, sanayii, maden, tarım, enerji, ulaştırma ve diğer hizmetleri yapmak veya yaptırmak, yöre halkının eğitim düzeyini yükseltmek için gerekli tedbirleri almak veya aldırmak, kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak üzere kurulmuştur. Genel olarak değerlendirildiğinde, GAP yönetiminin merkeziyetçi bir anlayışla ele alındığını söylemek mümkündür. Bu yaklaşımın yerine, kurumsallaşmanın teşvik edilerek yerel kuruluşlar ve baskı gruplarıyla eşgüdümlü şekilde çalışılıp halk katılımının üst düzeyde sağlandığı bir yaklaşımın benimsenmesi görüşü de savunulmaktadır.

Sosyal boyutu ile değerlendirildiğinde; Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayan topluluklar, kentleşmenin, dolayısıyla kültürel değişimin ve dönüşümün çok ciddi sıkıntılarını yaşamaktadır. Bölgeyi ülkenin diğer bölgelerinden ayıran önemli özellik, bölge toplumsallığının örgütlenme ve yaşama biçiminin farklılığıdır. Bölge toplumsal yapısı, çözülme sürecini yaşamakta ve yer yer farklı dönüşme özellikleri göstermekle beraber, geleneksel toplumsallığın aşiret değer yargıları, kuralları, kurumları ve ilişkileri, modern yaşama karşı direnmektedir. Bu doğrultuda, bölge kentlerinin en önemli sorunu, kentlileşememiş fakat aşiretleşmiş kent yaşam biçiminin acilen karşılanması gereken konut ve altyapı hizmetleridir. Bir nüfus yığılması biçiminde oluşan kentlere gelenlerin kent yaşamına uyum sağlamaları uzun bir süreci gerektirecektir.

Bölgede, özellikle, kırsal kesimde can ve mal güvenliğini sürekli tehdit altında bulunduran terör problemi, zorunlu göç hareketlerine neden olmaktadır. Bununla beraber, GAP illerindeki göç olgusunun, şehirleşmeyi doğuran genel faktörlerden tümüyle ayrı tutulmaması gerekir. Şehirleşme ve buna bağlı olarak köyden kente göç, diğer bölgelerde olduğu gibi GAP Bölgesi’nde de, toplumsal değişim sürecine koşut olarak ivme kazanmıştır. Modernleşme olgusu şehirle köy arasındaki eşitsizliği artırmış, şehirleri ekonomik ve sosyal yönden cazibe merkezi haline getirmiştir. Tarımsal işgücü verimliliğinin sanayi sektörüne kıyasla çok düşük oluşu yanında, arazinin verasetle parçalanması, tarım kesiminde çalışanların gelir düzeylerini büsbütün düşük hale getirmektedir. Tarımdaki makineleşme ise, köylerde işsiz nüfusun ve gizli işsizliğin artmasının bir başka nedenidir. Köy hayatının böylesi itici özellikleri ve şehrin hayat standartlarının yükseltilmesindeki vazgeçilmez önemi, bölgedeki göçü arttıran diğer unsurlardır.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi oldukça yüksek oranda göç hareketlerine sahne olmaktadır. Bölge net göç hızı 1980-1985 yılları arasında binde –22, 1985-1990 yılları arasında ise binde –33 olmuştur. Bölge içinde kırdan kente doğru hızlı bir göç gözlenmektedir. Bölge içi göç hareketi aynı zamanda kuzeydeki dağlık bölgelerden, güneydeki ovalara doğru oldukça hızlı düzeydedir. Ayrıca, bölgede, Gaziantep ve Şanlıurfa illeri büyük oranda göç almaktadır. Yine terör nedeniyle bu illere son on yılda Diyarbakır da katılmış bulunmaktadır.
Bölgede mevsimlik göç de oldukça yüksek düzeydedir. Ancak , 1995 yılından itibaren sulamaların başlamasıyla birlikte, sulanan alanlarda mevsimlik göçte çok büyük düşüş meydana geldiği anlaşılmaktadır.

7.1 Çok Amaçlı Toplum Merkezleri (ÇATOM)
ÇATOM’un amacı, eğitim ve sosyal-kültürel etkileşim yoluyla; kadının statüsünü yükseltme, cinsiyet dengeli kalkınma ve sürdürülebilir insani gelişmeye katkıdır. ÇATOM’lar GAP Bölgesi’ndeki kentlerin daha çok kırdan göç etmiş yoksul hanelerin oluşturduğu gecekondu mahallelerinde ve kadınların marjinalleştiği merkezi nitelikli köy yerleşimlerinde kurulan topluma dayalı merkezlerdir.

UNICEF’in desteği ile 1995 yılında başlatılan ÇATOM uygulamaları genişleyerek sürdürülmüş ve 2000 yılı itibariyle Proje kalıcı bir yapıya kavuşmuştur. ÇATOM’larda programların doğrudan hedef grupları 14-50 yaş arasındaki kadın ve genç kızlardır. Ayrıca kadına yönelik bakış ve hizmetlerin sunuluşunda katılımcı ve entegre bir yaklaşımın benimsenmesi açısından kamu kuruluşları, sivil toplum kuruluşları ve bu alanda yaşayanlar da dolaylı hedef gruplarını oluşturmaktadır.

Projenin kısa ve uzun vadeli hedefleri, özetle, Bölge’de kadınların;
· Okuma-yazma oranını yükseltmek,
· Sağlık bilincini ve bilgisini geliştirmek,
· Çocuk bakımı ve eğitimi konusunda bilgilenmelerini sağlamak,
· Gelir getirici alanlarda becerilerini geliştirmek,
· Özgüven duygusunu geliştirmek ve,
· Kamu hizmetlerine ulaşabilirliklerini arttırmaktır.
GAP bölgesi ile ilgili olarak ifade edilmesi gereken bir diğer olumsuzluk ise teşviklerin yetersizliği ve başarısızlığıdır. Bunlarla ilgili nedenler sıralanırken genelde resmi kayıtlarda yer almayan bir başka olgu kamuoyunda gündeme gelmektedir. Güneydoğu Anadolu bölgesi’nin, yarım kalan yatırımlar, geri dönmeyen teşvik ve krediler ile batan işletmeler açısından “yatırım çöplüğü”ne dönüştüğü, basın yayın araçlarında sıklıkla ifade edilmektedir. Buna göre devlet, bölgede yatırım için verdiği teşvik ve kredilerin %80’ini geri alamazken, kendi kuruluşlarının da batık duruma geçmesiyle trilyonluk zarar içine düşmüştür.

7.2 GAP-Avrupa Birliği İlişkileri
GAP İdaresi ile Avrupa Birliği arasında 1996 yılında başlayan işbirliği çalışmalarında, 2000 yılında somut bir adım atılarak, toplam bütçesi 43.5 milyon Euro tutarındaki “GAP Bölgesel Kalkınma Programı” 6 Aralık 2000 tarihinde Avrupa Konseyi’nde onaylanmış ve finansman anlaşması imzalanma aşamasına gelmiştir.
1996 yılında GAP İdaresi’nce Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği’ne, entegre kalkınmanın tarımsal, sosyal, ekonomik ve fiziksel boyutlarını içeren 21 projeden oluşan bir paket sunulmuştu. Bu paketteki projelerin sayısı Avrupa Komisyonu’ndan gelen talep üzerine 6’ya indirilmişti. MEDA Programı[24] çerçevesinde değerlendirilen bu paket, MEDA’da AB’den kaynaklanan belirsizlikler ve hedef değişiklikleri sonucu uygulamaya geçirilememiştir. Daha sonra GAP İdaresi tarafından; KOBİ Bileşeni, Kırsal Kalkınma Bileşeni ve Kültürel Mirasın Korunması ve Geliştirilmesi Bileşeni şeklinde rafine edilerek üç ana bileşende formüle edilen paket, 1999 yılında tekrar başlatılan işbirliği görüşmeleri sonucu, AB’nin karar organı olan Avrupa Konseyi’nde kabul edilmiştir. “GAP Bölgesel Kalkınma Programı”nın bütçesi, AB bütçesinin Türkiye ve diğer AB adayı 12 ülkenin adaylık sürecindeki hazırlıkları kapsamında ele alınmıştır.

GAP’ın yararlandırılacağı programın, Güneydoğu’da yaşayan nüfusun ekonomik ve sosyal koşullarını iyileştirmesi hedeflenmektedir. Programın, sürdürülebilir ekonomik kalkınma, bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması, üretici kapasitesinin geliştirilmesi ve istihdamın arttırılması gibi ulusal program hedeflerini desteklemesi öngörülmektedir.

8. YEŞİLIRMAK HAVZA GELİŞİM PROJESİ
Yeşilırmak ve kollarının yer aldığı havzada akı rejiminin düzensizliğinden kaynaklanan taşkınlar, erozyon, su ve çevre kirliliği sorunları önemli boyutlara ulaşmıştır.

Bu proje ile, ekolojik dengeyi bozmadan en uygun ve ekonomik arazi kullanım planlamasının yapılabilmesi, doğal kaynakların güncel takibinin ve yönetilmesinin sağlanması amaçlanmaktadır. Bu kapsamda, erozyonun önlenmesi, su kirliliğinin kontrolü, meraların ıslahı, orman alanlarının belirlenmesi ve izlenmesi, şehirleşme sanayileşmenin takibi ile planlı gelişme konularında sorunların çözümünün sağlanacağı umulmaktadır.

Güneydoğu Anadolu Projesi benzeri bir proje olarak nitelenen[27] bu projenin coğrafi alanı; Amasya, Çorum, Samsun, Tokat ve Yozgat illerini kapsayan Yeşilırmak ve kollarının oluşturduğu havzadır. Bu alanda yer alan illerin valilikleri projede işbirliği yapmak üzere, 23 Eylül 1997 tarih ve 97/9991 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Yeşilırmak Havzası İl Özel İdareleri Hizmet Birliği’ni kurmuşlardır.
Orta ve uzun dönemli sürdürülebilir gelişmeyi amaçlayan Yeşilırmak Havza Gelişim Projesi için ortak bir veri tabanı oluşturulması amacıyla “Coğrafi Bilgi Sistemi Altyapısı Projesi” olarak adlandırılan bir çalışma, Devlet Planlama Teşkilatı ile Hizmet Birliği’nin uygun görüşleri ile Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Marmara Araştırma Merkezi (MAM) tarafından başlatılmıştır.

Halen, Marmara Araştırma Merkezi’nce yürütülmekte olan bu çalışma kapsamında, uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemleri teknolojileri yardımı ile havza yükseklik modeli oluşturulacak, güncel arazi kullanım haritaları, yerleşim yerleri, tarım, orman ve mera alanları, erozyon riski gibi bilgi katmanlarından oluşacak bir veri tabanı geliştirilecek ve bu taban çözüm amaçlı gelişme projeleri için temel oluşturacaktır.

Bu projenin yanı sıra, bölgenin önem arz eden sorunlarını çözmede temel stratejileri belirleyecek ve tüm sektörel hedefleri kapsayacak olan “Bölgesel Gelişme Ana Planı” çalışmasının iş tanımı hazırlanmış olup, gerekli finansman temini sağlandıktan sonra plan çalışmalarına başlanacaktır.

9. ZONGULDAK-BARTIN-KARABÜK BÖLGESEL GELİŞME PROJESİ

Bölgede, Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun küçültülmesi ve Karabük ile Ereğli Demir Çelik İşletmeleri’nin özelleştirilmesi ile meydana gelecek ekonomik ve sosyal sonuçların analiz edilmesi gereği ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, Devlet Planlama Teşkilatı’nca Güneydoğu Anadolu Projesi çalışmasından sonra, çok sektörlü, kamu kesimi-özel kesim işbirliğine dayalı olarak Bölgesel Gelişme Projesi anlayışı içerisinde “Zonguldak-Bartın-Karabük Bölgesel Gelişme Projesi” uluslararası ihale ile gerçekleştirilmiştir. İhale sonucunda, projenin yapımını Fransız BRL ve Türk TÜMAŞ konsorsiyumu üstlenmiştir.

Proje çalışmasının başlıca amaçları;
1. Bölgede yer alan sanayi ve madencilik kuruluşlarından Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun küçültülmesi ve Karabük Demir Çelik işletmesinin özelleştirilmesi sonucunda ortaya çıkacak ekonomik ve sosyal sonuçları analiz etmek,
2. Özel sektörün yeni yatırım alanlarında faaliyet göstermesinin sağlanması amacıyla yeni yatırım alternatiflerini belirlemek,
3. Orta ve uzun dönemde uygulanabilir Bölgesel Gelişme Planı hazırlamak,
4. Bölgede yapılabilecek yatırımların tanımlanmasını sağlamaktır.
Zonguldak-Bartın-Karabük Bölgesel Gelişme Projesinin tamamlanmasıyla birlikte 113.000 kişiye iş imkanı oluşması ve bölgedeki kırsal alanlardan göçün azalması beklenmektedir. Buna paralel olarak refah, gelir ve işgücü niteliğinde de artış sağlanması amaçlanmaktadır.
İmalat sanayiinde ve hizmetler sektöründe beklenen önemli istihdam artışları ve tarım ile ormancılık sektörlerindeki üretimde sağlıklı bir yapının sağlanması da projeden beklenen diğer sonuçlar olarak belirtilebilir.
Proje ile ilgili kayda değer en önemli eleştiri, özellikle bazı şehir plancıları tarafından ifade edilen, Filyos Vadisi’ne nüfus yüklemesi yapan uygulamadır. Bu eleştiri ile ilgili dayanakların başında, vadinin 1. Sınıf tarım topraklarına sahip olması gelmektedir. Planla konut alanlarına açılan Devrek ve civarının heyelan bölgesi olması da bir tercih hatası olarak ifade edilmektedir. Ayrıca, Filyos Çayı’nın ülkemizin debisi en yüksek nehri olup her iki-üç yılda bir taşkınla çevresini olumsuz yönde etkilemesi ve Filyos Vadisi zemininin çok geçirgen, yumuşak ve II. Derecede deprem bölgesi olması da projeye getirilen eleştirilerin bir diğer boyutunu teşkil etmektedir.

10. DOĞU KARADENİZ BÖLGESEL GELİŞME PLANI (DOKAP)
Artvin, Bayburt, Giresun, Gümüşhane, Ordu, Rize ve Trabzon illerini kapsayan Doğu Karadeniz Bölgesi, Türkiye’nin az gelişmiş bölgelerinden biridir. Son yıllarda gözlenen olumlu uluslararası siyasal gelişmeler bu bölgenin kalkınması için yeni fırsatlar yaratmıştır. Bu yeni olanaklar doğrultusunda Türk Hükümeti, Doğu Karadeniz Bölgesel Gelişme Planı’nı (DOKAP) hazırlamak üzere Japon Hükümetinin teknik yardım olanaklarını kullanmak üzere başvurmuştur. Japon Hükümeti bu konuda yetkili olan Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı’nı (JICA) görevlendirmiştir. Yapılacak çalışmanın içeriği iki hükümet yetkilileri arasında yapılan görüşmelerde belirlenmiş ve 17 Aralık 1998 tarihinde bu konuda bir antlaşma imzalanmıştır.

10.1 DOKAP Ana Planın Amaçları ve Stratejisi
10.1.1 Amaçlar
Projenin bölgesel kalkınma amaçları sosyal, ekonomik ve çevre konularında gözlenen olumsuzlukları giderecek şekilde ifade edilmiştir. Bunlar:
1. Bölgenin ekonomik yapısını güçlendirerek ortalama gelir düzeyini yükseltmek ve bölge içi gelir dağılımını iyileştirmek;
2. Bölgenin sosyal gelişmesini ve dayanışmayı sağlayarak bölge içi entegrasyonu gerçekleştirmek;
3. Bölgenin doğal kaynaklarını ve çevre kapasitesini koruyarak uzun dönemli sürdürülebilir kalkınmayı sağlamaktır.
Stratejinin dört temel bileşeni; ana ulaşım yapısının geliştirilmesi, çok amaçlı su kaynaklarının geliştirilmesi, toprak mülkiyeti ve kullanımının iyileştirilmesi ve mahalli idarelerin güçlendirilmesidir. Bu öğelerin oluşturduğu çerçevenin istenilen başarıya ulaşmasının bölgenin insan kaynaklarının geliştirilmesine bağlı olduğu düşünülmektedir.

Kalkınma çerçevesi, 20 yıllık plan dönemi boyunca beklenen sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyini ve içerdiği önerilerin birbiri ile tutarlı şekilde ifadesini içerir. Çerçevenin temel öğeleri nüfus, istihdam, bölgesel gelir düzeyi ve bileşimi ile kişi başına gelir düzeyidir. Bölgenin 2020 yılı hedef nüfusu 3.447.000 kişi olarak belirlenmiştir.

Halen Türkiye ortalamasının %66’sı kadar olan bölge ortalama gelirinin planlama dönemi sonunda %83’e ulaşması beklenmektedir.
Planlama dönemi sonunda, şu anda %21 olan tarım sektörünün bölgesel hasılaya katkısının %8.1 civarına indirilmesi hedeflenmektedir. Sanayi sektörünün katkısının %24.3, hizmetlerin ise %67.6 olması beklenmektedir.
Bölgede kamu kesimi ve özel sektörün gerçekleştirebileceği toplam yatırım hacmi, bölgesel gayri safi hasıladan hareket edilerek hesaplanmıştır. Önümüzdeki 20 yıllık dönemde gerçekleşecek toplam yatırımın 46.3 milyar $ civarında olması ve 17.8 milyar $’lık bölümünün kamu eliyle gerçekleşmesi beklenmektedir.

11. DOĞU ANADOLU PROJESİ (DAP)

Doğu Anadolu Bölgesi halen göreli olarak ülkemizin en az gelişmiş bölgesidir. Yüzölçümü 158.972 km² olup Türkiye coğrafyasının %21‘ini kapsamaktadır. Coğrafi bölgeler arasında da yüzölçümü en büyük olan bölgedir. 1997 rakamlarına göre 5.8 milyon nüfusla bölgeler arası sıralamada yedinci sırada bulunmaktadır. 1983-1997 döneminde Türkiye GSYİH’nin yıllık ortalama gelişme hızı %4.9 iken, Doğu Anadolu Bölgesi %2.3’lük büyüme hızı ile bölgeler arasında son sırada yer almıştır. (En yüksek gelişme hızına sahip bölge %7.2 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’dir)

Devlet Planlama Teşkilatı, Doğu Anadolu Bölgesi’nin diğer bölgelere göre daha az gelişmiş ve daha düşük gelişme hızına sahip olduğu gerçeğini dikkate alarak bu bölgenin geliştirilebilmesi için Doğu Anadolu Projesi Ana Planı çalışmalarını başlatmıştır.

Kısaca DAP olarak adlandırılan proje, Doğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan 14 il (Ağrı, Ardahan, Bingöl, Bitlis, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Hakkari, Iğdır, Kars, Malatya, Muş, Tunceli, Van) ile bölgeyle homojenlik gösteren Gümüşhane ve Bayburt illerini kapsamaktadır.

Doğu Anadolu Bölgesi Ana Planı, Devlet Planlama Teşkilatının sorumluluğunda ve Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğü’nün denetim ve koordinasyonunda, Doğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan Atatürk, Fırat, İnönü, Yüzüncü Yıl ve Kafkas Üniversitelerinin oluşturduğu “Ortak Girişim” tarafından hazırlanmıştır. Çalışmaya geniş bir katılımı sağlamak için DAP Ana Planını tanıtıcı bölge toplantıları yapılmıştır. Tanıtım toplantılarına, il valileri, kaymakamlar. bölge müdürleri, il müdürleri, ticaret ve sanayi odaları temsilcileri, borsa temsilcileri, özel sektör temsilcileri ve sivil toplum örgüt temsilcileri katılmışlardır. Proje Genel Koordinatörlüğü, DAP Yürütme Kurulunu meydana getiren beş Üniversite Rektörlerinin oybirliği ile Fırat Üniversitesi Rektörüne verilmiştir. Genel Koordinatörün sorumluluğu, Ortak Girişim adına Projenin yürütülmesi dolayısıyla Devlet Planlama Teşkilatı’na karşıdır. 27 Ağustos 1998 tarihinde bölgedeki mevcut beş üniversite ile Devlet Planlama Teşkilatı arasında imzalanan protokolle başlayan proje çalışmaları tamamlanmıştır.
Plan çalışmalarında dikkate alınan temel amaç ve hedefler şu şekilde özetlenebilir:

· Bölgenin diğer bölgelere göre geride olan sosyo-ekonomik gelişmesini hızlandıracak politika ve uygulamaları ortaya koymak,
· Sektörel gelişmeleri hızlandırmak üzere çeşitli alanlarda sektörel analizler yapmak ve öncelikleri belirlemek,
· Bölgede kırsal ve kentsel gelişmeyi sağlamaya yönelik önemli kamu yatırımlarını belirlemek ve özel kesim yatırımlarını özendirici politika ve uygulamaları ortaya koyarak; bölgesel gelişmeyi kamu, yerel yönetimler, özel kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri ile işbirliği içinde geliştirmek,
· Bölgedeki girişimciliği teşvik etmeye, bölgesel iç dinamikleri harekete geçirmeye ve bölge dışındaki girişimcileri (yabancı sermaye dahil) çekmeye yönelik yatırım alanlarının belirlenmesi, yatırım projelerinin hazırlanması, nitelikli işgücü temini, teknoloji, finansman vb. konularda somut öneriler geliştirmek, bunların eşgüdümünü sağlayacak kurumsal düzenlemeler önermek ve bu çalışmaları “katılımcılık ilkesi” çerçevesinde gerçekleştirmek,
· Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile Doğu Anadolu Bölgesi arasında sosyo-ekonomik ilişkileri belirlemek ve
· Bölgedeki insan kaynaklarının geliştirilmesi konusunda sektörel yeni projeler önerme, biçiminde sıralanabilir.
Ana Plan çalışmasının kapsam ve aşamalarını da şu şekilde özetlemek mümkündür:
· Mevcut durumun sektörel bazda incelenmesi,
· Bölgesel kaynak potansiyelinin değerlendirilmesi,
· Bölgenin Türkiye içindeki konumunun diğer ile karşılaştırmalı olarak belirlenmesi,
· Bölgesel gelişme stratejisi ve senaryoların oluşturulması ve senaryoların oluşturulması,
· Orta ve uzun dönem bölgesel gelişme planının hazırlanması ve
· Doğu Anadolu Bölgesi’nin diğer bölgeler ve komşu ülkeler ile etkileşiminin incelenmesidir.
Doğu Anadolu Projesi dört temel aşamadan meydana gelmiştir:
1. Mevcut durumun tespiti ve analizi aşaması
2. Strateji ve yeniden yapılanma senaryoları aşaması
3. Doğu Anadolu Projesi Ana Planı aşaması
4. Fizibilite ve ön fizibilite etütleri aşaması.
Bu dört aşama için hazırlanması gereken raporlar da sırasıyla şunlardır:
1. Mevcut durum ön raporu
2. Mevcut durum ve analizi raporu
3. Strateji ve yeniden yapılanma senaryoları raporu.
4. Yönetici özeti raporu
5. Doğu Anadolu Projesi Ana Planı Raporu
6. Fizibilite ve ön fizibilite etütleri raporu.

12. MARMARA BÖLGE PLANI

17 Ağustos 1999 tarihinde , Kocaeli, Sakarya, Yalova, İstanbul, Bolu ve Eskişehir illerinde yaşanan deprem özellikle Kocaeli, Sakarya ve Yalova’da daha etkili olmuş, ağır can ve mal kaybına yol açmıştır. Yanlış arazi kullanımı, çarpık yapılaşma, afet riski taşıyan bölgelerde uygun yapılaşmanın sağlanamaması gibi nedenler Kocaeli merkezli depremin faciaya dönüşmesine yol açmıştır.

Deprem Türkiye nüfusunun %23’lük bir bölümünü oluşturan 14.5 milyon insanın yaşadığı ve Türkiye ekonomisinde önemli paya sahip bir bölgeyi etkilemiştir. Depremde en ağır derecede etkilenen, can kaybı ve maddi hasarın en ağır olduğu nüfusun toplam nüfus içindeki payı ise %6 civarında olmuştur.
Bölge; petrol arıtımı, petro-kimya, tekstil hammaddeleri, metal ana sanayii ve motorlu kara taşıtları yapım, montaj ve onarımı ile lastik sanayiinde önemli bir ağırlığa sahiptir.

Deprem bölgesinde fert başına gelir düzeyi de Türkiye ortalaması ile karşılaştırıldığında oldukça yüksektir. Bölgedeki 7 ilin ortalaması 4.581 dolardır. Bu anlamda bölge, tüketim açısından da önemli bir paya sahiptir.
Kocaeli ili ve çevresinde meydana gelen deprem sadece İstanbul metropolü ve bölgede bulunan illeri değil, aynı zamanda ülkenin ekonomik ve sosyal yaşamını da etkilemiştir. Örneğin, Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi DİE’nin ortak yürüttüğü İmalat Sanayiinde Depremin Etkisi Anketi sonuçlarına göre imalat sanayiinde toplam zarar 657.9 trilyon TL. olup, toplam üretim kaybı da 361.9 trilyon TL.’dir. Bu durumda, toplam üretim kaybı Türkiye imalat sanayii içinde %0.95, deprem bölgesi imalat sanayii içinde ise %5.81’dir.

Zamanı bilinmemekle birlikte gelecekte de deprem olabileceği varsayımına göre Marmara Bölgesi planlamasının yeniden ele alınarak en azından, depreme karşı hazırlıklı olunabilecek bir yeniden yapılanmaya gitmek gerekmektedir. Dolayısıyla, depremin yol açtığı sorunların acilen çözülebilmesi ve ileriye yönelik önlemlerin alınabilmesi için mevcut durum; bölge planı, kent planı ve arazi kullanımı açısından irdelenerek bir an önce Marmara Bölgesi Gelişme Projesi hazırlanması önem kazanmaktadır.

Marmara Bölge Planı’nın amaçları, Kocaeli-Sakarya-Yalova Bölgesi’nde, depremin yarattığı olumsuzlukların giderilmesi, kentsel alanlara yönelik göçün dengelenmesi, tarım, sanayii, ticaret, turizm, konut vb. konulara ilişkin yerleşim alanlarının afet riskleri de dikkate alınarak hazırlanacak bir arazi kullanım planına göre yönlendirilmesi çevre ve mekan kalitelerinin korunarak kentsel büyümenin denetim altına alınabilmesi olarak sayılabilir.
Marmara Bölge Planı Projesi’nin genel çerçevesi, deprem risklerini dikkate alan bir arazi kullanım planı hazırlanması, bölgesel coğrafi bilgi sistemi ile desteklenen bölgesel veri tabanı oluşturulması, bölgenin kısa, orta ve uzun vadeli kalkınma stratejilerinin belirlenmesi fiziksel planlar için baz olabilecek bir bölgesel gelişme planı hazırlanması şeklinde özetlenebilir.

Söz konusu planın üç aşamada hazırlanması öngörülmektedir:
1. Öncelikle 17 Ağustos depreminden büyük zarar gören bölge illerinden Kocaeli-Sakarya-Yalova illerini kapsayan alt bölge için ‘Stratejik Ön Plan’ hazırlanacaktır. Stratejik Ön Plan’da bu alt bölgedeki kamu yatırımları ve bu bölgenin ekonomik, sosyal ve kültürel yönden gelişmesi amacıyla yasal ve idari düzenlemeler yer alacaktır.
2. İkinci aşamada, ‘Kocaeli-Sakarya-Yalova Bölge Planı’ hazırlanacaktır.
3. Üçüncü aşamada ise, Kocaeli-Sakarya-Yalova Bölge Planı’nı da içeren ‘Marmara Bölge Planı’ tamamlanacaktır.

13. DOĞU AKDENİZ BÖLGESEL GELİŞME PROJESİ
Doğu Akdeniz Bölgesel Gelişme Projesi, Devlet Planlama Teşkilatı ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devlet Planlama Örgütü tarafından başlatılmış bir çalışmadır. Doğu Akdeniz Planı ile, bölgenin geliştirilmesinin yanında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerin güçlendirilmesi amaçlanmaktadır.

SONUÇ
Sonuç itibariyle ülkemiz bölge planlamacılığının ortaya istikrarlı bir tablo çıkarabildiğini ve yeterince geliştiğini söyleyebilmek güçtür. 1950 sonrası dönemde başlayan; I. ve V. Beş Yıllık Plan dönemlerinde hız kazanan bölge kalkınma çalışmaları, oldukça iddialı ifadelerle başlamış fakat büyük çoğunluğu bu iddiayı sürdürememiştir. Bu başarısızlığın temel sebepleri arasında DPT’nin bölge planlaması konusunda uzun süre kararsız kalması ve bölgesel kalkınma çalışmalarının kurumsallaşmayı başaramamış olması yatmaktadır. Bahsedilen bu olumsuzluklar bölge kalkınma planlarının kaderlerini siyasi tercihlerin belirlemesi sonucunu doğurmuştur.

Bununla birlikte, genel olarak değerlendirildiğinde, bölge planlama çalışmaları arasında bazı ortak noktaları ifade etmek mümkündür. DPT’nin kurulmasından önce hazırlanan Köyceğiz-Dalaman Projesi, Doğu Marmara Planlama Projesi ve Zonguldak Bölge Projesi’nin şüphesiz en önemli ortak yönleri üç projenin de uygulanamamış olmalarıdır. Bu dönemdeki çalışmaların en önemli faydası, bölge planlama fikrinin ülke içinde yerleşmesi ve bazı analiz tekniklerinin kullanabilen bir kadronun konu etrafında toplanması olmuştur. I. Beş Yıllık Kalkınma Planı öncesinde hazırlanan bu projelerin başlıca özellikleri şu şekilde özetlenebilir:

1. Fiziki sorunlara çok fazla eğilmişlerdir,
2. Bölgelerin sistem dışında tek başına ele alınmıştır,
3. Projelerin hemen hepsinin pratik gayelerin yanı sıra bölge planlamasına eleman yetiştirmeye yönelmiştir,
4. Projeler yabancı uzmanlığa aşırı bağımlı durumdadırlar.
I. Beş Yıllık Kalkınma Planı sonrası dönemde hazırlanan planlar ise önceki dönemden şu noktalarda farklılaşmaktadır:
1. Projelerin teşkilat ve araştırma yöntemleri yönünden ölçekleri büyümüştür,
2. Planlar çok yönlü ekonomik düşüncelerin ağır bastığı kalkınma planları haline gelmiştir,
3. Araştırmaların teknik kalitesi yükselmiştir.
V. Beş Yıllık Kalkınma Planı dönemine dek ciddi bir bölge planlama çalışmasının yapılmış olduğunu söylemek zordur. V. Beş Yıllık Kalkınma döneminde ise GAP’ın kurumsallaşması bölge planlamacılığı açısından önemli bir kazanım olmuştur. Ancak GAP da başlangıcında entegre bir proje olarak düşünülerek hazırlanmadığı için uygulama sürecinde, bölgedeki yerleşim birimlerinin projeden olumsuz yönde etkilenmesi ve bölge enerji üretiminde ihtiyaç fazlası oluşması gibi çeşitli sorunlara yol açmıştır.
merve cangül isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
merve cangül kullanıcısına teşekkür eden 2 üye:
gül nihal (20-Mayıs-2013), serkancel (29-Temmuz-2014)