Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-Haziran-2009, 01:19   #95 (permalink)
didanlı
Özel Üye
 
didanlı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 04-Haziran-2009
Bulunduğu yer: antep
Yaş: 47
Mesajlar: 328
Teşekkürleri: 110
113 mesajına 788 kere teşekkür edildi.
Standart

Dışarıda kar...

Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki.

Kuzinenin üzerinde demir maşa...Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri.

Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu...

Sucuk lükstü.

Yumurta lezzetli.

Ekmek her zaman ekmek gibi...

Bir kez olsun kümesten yumurta almamış, bir kez olsun o kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış ve fakat alışveriş merkezlerinin restoran katlarında, boğucu bir gürültü ve havasızlık içinde hamburger keyfine fit olmuş çocuklar ve gençler için ben ne kadar yaşlıyım...



Dışarıda kar...

İçeride kanaat...

İçeride huzur...



Televizyon yoktu.

Gazete de her zaman olmazdı.

Öyle güzel cahildik ki, keyfimiz bozulmazdı hiç!

Portakal kabuklarını sobanın üzerine dizer, kokusuna râm olurduk.

Kestane közlemek bütün bir gecenin mutluluğuydu.

Sonra illa ki, büyüklerin anlattığı hikâyeler, hatıralar...

Birçoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma dizilerin ve filmlerin açtığı hasarlar yerine, geniş ve besleyici bir masal dünyası...



Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret kalacağımız kimin aklına gelirdi?

Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi, sağlıklıydı, lezzetliydi ve mis gibi kokardı.

Çay da kokardı...

Domates de...

Bütün bu nefasete, küçücük bir bakkal dükkânının zenginliği yetiyordu.

Dışarıda kar...

İçeride huzur...

Zam endişesi, doğal gazın kesilme korkusu, yolda kalma telaşı, rejim tehlikesi... Kimin umurunda...

Ne güzel cahildik.

Mutluluğun resmini çiziyorduk...
didanlı isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla