GENEL TOPİK

zumrut_

Çevreci örgütler nükleerin “kontrol edilemez” ve “tehlikeli” olduğunu belirterek Japonya’dan ders alınmasın istedi.



Cuma günü Japonya tarihinin en büyük depremi yaşandı. Ülkenin kuzey doğusunda 8.9 şiddetinde meydana gelen depremin ardından 10 metre büyüklüğünde dev dalgalar kıyıları vurdu. Cumartesi günü de korkulan oldu. Fukushima nükleer santralinde meydana gelen patlama Çernobil felaketini hatırlattı. Uzmanlar, Çernobil kıyaslamasından uzak dursa da, nükleer santrallerin gezegenimize karşı oluşturduğu tehlikeler bir kez daha gözler önüne serildi.


HİÇ BİR REAKTÖR DEPREME KARŞI DAYANIKLI DEĞİL

Fransa’da Nükleerden Çıkış Ağı (Sortir du nucléaire) yayınladığı bildiride, yer sarsıntılarının sadece Uzak Doğu’da yaşanmadığını belirterek, “Temmuz 2007’de Fransız nükleer santrallerinin de sismik normlara uygun olmadığını ve EDF’nin (Elektrik Kurumu) çok masraflı normların hayata geçirilmesi çalışmalarına katlanmamak için sismik verilerde oynama yaptığını ortaya çıkarmıştık” dedi.


Japonya örneğinin bir depreme dayanıklı nükleer reaktörler inşa etmenin tamamen imkansız olduğunu gösterdiğine vurgu yapan Nükleerden Çıkış Ağı, “Bu ağır riskten korunmanın tek gerçekçi yolu mümkün olan en hızlı şekilde bir nükleerden çıkış planına angaje olmaktır” diye kaydetti.



ÇERNOBİLDEN GERİYE KALANLAR



ATOMUN LANETİ

Toprağın Dostları (Les amis de la Terre) organizasyonu da “atomun lanetinden” bahsederek “Hiroşima ve Nagazaki’den 65 yıl sonra yeni bir Çernobil bugün Japonya’yı tehdit ediyor.


Organizasyon, “yetkililerin daha ne kadar bu gerçeklere karşı sessiz kalacağını ve bazı endüstriyel lobilerin çıkarları için tüm toplumları feda etmeye hazır bekleyeceğini” sordu. Toprağın Dostları, “Bu kadar uyarı yeter, şimdi nükleerden çıkmalıyız” dedi.


NÜKLEERİN GÜVENLİ OLDUĞU YALANI

Greenpeace örgütü ise “Nükleerin güvenli olduğu efsanesinin zan altında olduğunu” belirterek, “Bize Sovyet santrallerinin güvenlik yetersizliklerinden kaynaklı olduğunu söyledikleri Çernobil felaketinden 25 yıl sonra çok güvenli olarak tanınan Japonya’da da felaketin geldiğini anlıyoruz” ifadelerini kullandı. Çevreci örgüt, Japonya’da yaşanan durumun nükleer sahibi tüm ülkeleri pozisyonlarını gözden geçirmeye teşvik etmesi gerektiğini vurguladı.


ALMANYA’DA 60 BİN KİŞİ İNSAN ZİNCİRİ OLUŞTURDU

Bu arada 12 Mart günü Almanya’da 60 bin kişi nükleere karşı bir insan zinciri oluşturdu. Ausgestrahlt derneğinden Jochen Stay, Neckarwestheim nükleer santrali ile Stuttgart kenti arasında 45 kilometrelik bir insan zinciri oluşturduklarını söyledi. Stay, “Japonya’daki olaylar bir kez daha nükleer enerjinin kontrol edilemez ve tehlikeli olduğunu gösterdi” dedi.



ÇERNOBİL NÜKLEER SANTRALİ


TÜRKİYE TEHLİKENİN farkinda MI?

Bugün dünya üzerinde en az 436 nükleer reaktör bulunuyor. Yapımına 13 ülkede devam edilen 56 reaktörün 12’sinin inşası da, 20 yıldan uzun süredir devam ediyor. Son 20 yılda Batı da inşasına başlanan reaktör sayısı sadece 2 olarak dikkat çekiyor.


Nükleer enerjiye karşı uluslararası toplumda tepkilerin arttığı bir dönemde bu enerjiye yönelen ülkelerden biri de Türkiye. Ekim 2010’da nükleer enerji kurma girişimlerine başlayan Türk hükümeti, nükleere enerjiyi yeni, güvenli ve temiz bir enerji kaynağı olarak topluma sunmaya çalışıyor. Çevreci örgüt Greenpeace Ekim ayından bu yana Türkiye’de nükleer enerjiye karşı 175 bin dolayında imza topladı.



Nükleer enerjinin 60 yıldan bu yanadır hiçbir soruna çözüm olmadığını kaydeden Greenpeace, “Güvenilir reaktörler hep bir masal olarak kalmaya devam edecek. Bugün herhangi bir reaktörde büyük miktarda radyasyonun doğaya salınabileceği bir kaza gerçekleşebilir” diye uyarıyor.


Greenpeace Akdeniz örgütü, “Nükleer santraller, halihazırda içerdikleri yüksek riskler yüzünden sigorta şirketleri tarafından sigortalanmıyor ve kazalardan oluşan bütün ekonomik sorumluluk halkın sırtına ve cebine yükleniyor. türkiye de de olası bir durumda ortaya çıkabilecek tehlikenin boyutunu, bizi nasıl bir felaket senaryosunun beklediğini Japonya da yaşanmakta olan deprem ile ön görebiliyoruz” diye belirtti.