Bizim Coğrafya - Hayat Coğrafya'da, Coğrafya Hayatımızda

Bizim Coğrafya - Hayat Coğrafya'da, Coğrafya Hayatımızda (https://www.bizimcografya.com/)
-   ÜLKE RESİMLERİ (https://www.bizimcografya.com/63-ulke-resimleri/)
-   -   Bir Akdeniz Ülkesi-Tunus (https://www.bizimcografya.com/ulke-resimleri/2029-bir-akdeniz-ulkesi-tunus.html)

Cahit ERAYDIN 12-Temmuz-2009 20:32

Bir Akdeniz Ülkesi-Tunus
 
TUNUS

10 mil­yon­luk Tu­nus’a 7 mil­yon tu­rist Tu­nus bir Ku­zey Af­ri­ka ül­ke­si. Es­ki­le­rin ifa­de­siy­le Mağ­rip. Af­ri­ka fakat ül­ke ola­rak Av­ru­pa kı­ta­sı­na çok ya­kın. Ak­de­niz’in ku­ze­yin­de sak­lı, Av­ru­pa’ya ba­kıp bi­ze el sal­la­yan, şi­rin mi şi­rin, sı­cak mı sı­cak, ma­vi mi ma­vi bi­zim gi­bi bir ül­ke. 10 mil­yon­luk Tu­nus, yıl­da tam 7 mil­yon tu­risti ağır­lı­yor.

http://www.turkiyegazetesi.com/image....2008tunus.jpg

lke ile ay­nı adı ta­şı­yan baş­kent Tu­nus’a iner in­mez şeh­rin her ta­ra­fı­na ası­lan bay­rak­la­rı ken­di bay­ra­ğı­mız­dan ayırt ede­mi­yo­ruz. Bu du­rum bir Tu­nus­lu için de pek fark­lı de­ğil. İki bay­rak ze­min­de­ki bir de­tay fark­lı­lı­ğı dı­şın­da her şe­yiy­le ay­nı. Os­man­lı kül­tür et­ki­le­ri­ni mi­ma­ri­den ye­me­ğe ka­dar her alan­da ra­hat­lık­la bul­mak müm­kün bu­ra­da. Ba­zı ca­mi­ler­de İs­tan­bul çi­ni­le­ri si­zi kar­şı­lar. Bir cad­de ya­ da so­ka­ğı dö­ner­ken gö­zü­nüz ta­be­la­da­ki is­me ta­kı­lır ve içi­niz­den ılık duy­gu­lar ge­çer. Şu cad­de Tur­gut Re­is, be­ri­ki Bar­ba­ros ve­ya Oruç’tur, ya da Si­nan Pa­şa. Şu ana cad­de Mus­ta­fa Ke­mal adı­nı ta­şır. Be­ri­de şu Ye­ni Ca­mi, Ha­mu­da Pa­şa ca­mi­si Türk yö­ne­ti­mi­nin eser­le­ri­dir.

MEŞ­HUR KAR­TA­CA’NIN İZ­LE­Rİ
Ak­de­niz kı­yı­sın­da­ki şe­hir, ge­niş ve düz bir ara­zi­ye ku­rul­muş. Şe­hir bir iç de­niz ta­ra­fın­dan iki­ye ay­rı­lı­yor. Bu iç de­ni­zi bö­len in­ce bir ka­ra mer­ke­zi kar­şı ya­ka­ya, ya­ni Kar­ta­ca’ya bağ­lı­yor. Sa­lam­bo, Hay­ret­tin, Si­di Bu Sa­id ve Mar­sa bun­lar Kar­ta­ca semt­le­ri­nin en gü­zel­le­ri. De­liş­men bir ye­şi­lin beze­di­ği yük­sek sırt­lar, ön­le­rin­de uza­nan Ak­de­niz’e ba­kı­yor­lar. Bu­ra­yı zi­ya­ret eden bir­çok dün­ya­ca ün­lü ya­zar da bu et­ki­le­yi­ci man­za­ra­la­ra ka­pıl­mış, met­hi­ye­ler yaz­mış­lar eser­le­rin­de. Ha­va­ala­nı, Baş­kan­lık Sa­ra­yı ve var­lık­lı ki­şi­le­rin ma­li­ka­ne­le­ri hep bu semt­te. Kar­ta­ca, şu ta­rih­te­ki meş­hur Han­ni­bal’in mem­le­ke­ti.
Ro­ma­lı­la­rın yı­kıp üze­ri­ne in­cir ağa­cı dik­ti­ği, bir za­man­la­rın Fe­ni­ke baş­ken­ti an­tik Kar­ta­ca’nın ka­lın­tı­la­rı­nı et­raf­lı­ca gez­mek is­te­yen­le­rin bir gü­nü­nü al­dı­ğı­nı be­lirt­mek ge­re­ki­yor. Kar­ta­ca’da­ki Ro­ma ka­lın­tı­la­rı­na Ba­tı­lı­la­rın il­gi­si­ne kar­şı­lık biz Türk­le­rin il­gi­siz­lik­le­ri­ni, ken­di­mi­ze pek açık­la­ya­ma­sak da in­san gez­mek­ten ken­di­si­ni ala­mı­yor.

TÜR­Kİ­YE AĞIR­LI­ĞI­NI KOY­MA­LI
Ha­va­ala­nı der­ken, ye­ni in­şa edi­le­cek Tu­nus En­fid­ha Zi­ne El Abi­di­ne Ben Ali Ha­va­li­ma­nı ile Mo­nas­tır Ha­va­li­ma­nı’nın iş­let­me­si­ni kap­sa­yan iha­le­le­ri Türk şir­ke­ti TAV’ın ka­zan­dı­ğı­nı ha­tır­la­ta­lım. TAV ha­va­li­man­la­rı, ül­ke­de­ki en bü­yük ya­ban­cı ya­tı­rım­lar­dan bi­ri ola­rak 400 mil­yon eu­ro­luk bir be­del­le Tu­nus’un ül­ke­mi­ze olan ya­kın il­gi­si­nin de bir par­ça­sı. Baş­kent­te bir­kaç otel dı­şın­da yük­sek ya­pı gö­ze çarp­mı­yor. Ge­niş bul­var­la­rın et­ra­fın­da ge­nel­lik­le bah­çe­li ve dub­leks ev­ler sı­ra­lan­mak­ta. Ak­de­niz ik­li­mi­nin de te­si­riy­le şe­hir ol­duk­ça yo­ğun bir ye­şil­le ku­cak ku­ca­ğa. Araç tra­fi­ği ya­nın­da ya­ya­lar da unu­tul­ma­mış. Cad­de ke­nar­la­rı bo­yun­ca ge­niş Ar­na­vut kal­dı­rım­la­rı uza­nı­yor. Şe­hir ula­şı­mı oto­büs ve ha­fif met­ro sis­te­miy­le sağ­la­nı­yor. Tu­nus tra­fi­ği­nin önem­li bir kıs­mı­nı da tak­si­ler kar­şı­lı­yor. Bu­ra­da tak­si­ler bol ve ucuz. Ka­sım ayı­nın 7’sin­de Dev­let Baş­ka­nı Zeyn el- Abi­din Bin Ali’nin ik­ti­da­ra ge­li­şi­nin 21. yı­lı kut­lan­dı­ğı için cad­de ve so­kak­lar, bul­var­lar bo­yun­ca dev­let baş­ka­nı­nın dev pos­ter­le­ri ve söz­le­ri ile do­na­tıl­mış. Tu­nus’u üç asır yö­net­miş bir ül­ke ola­rak Tür­ki­ye’nin de bu­ra­da ağır­lı­ğı­nın his­se­dil­me­si ge­re­kir. Esa­sen ta­ri­hî ola­rak geç­miş ve Tu­nus in­sa­nın­da­ki Türk sem­pa­ti­si bu tip fa­ali­yet­ler için çok uy­gun bir ze­min oluş­tu­ru­yor. Ne ya­zık ki bu im­kân­lar Tür­ki­ye le­hi­ne ye­te­rin­ce de­ğer­len­di­ril­me­mek­te­di r.

ME­DE­Nİ­YET­LER ME­Dİ­NA’DA
Ül­ke­ye gi­den Türk tu­rist sa­de­ce 12 bin. Uza­yıp gi­den sa­hil­le­riy­le Ba­tı­lı çok sa­yı­da in­sa­nı cez­be­di­yor Tu­nus. Kar­ta­ca Ha­va­ala­nı mil­yon­lar­ca tu­ris­ti ağır­lı­yor her yıl. 10 mil­yon­luk nü­fu­sa sa­hip ül­ke­ye yıl­da 7 mil­yon tu­rist ge­li­yor. Baş­kent Tu­nus, Ham­ma­met, Ne­bil, Kay­re­van, Su­sa, Mat­ma­ta, Do­uz, Tu­zir, Cer­be ada­sı ve Bi­zar­te­si’yle tu­rizm ül­ke­si. Tu­nus’ta es­ki ve ye­ni şe­hir­ler hep bir ara­da. Şe­hir mer­ke­zi Me­di­na Tu­nus’un ru­hu, es­ki şeh­ri ifa­de edi­yor. Bu­ra­sı ma­ce­ra film­ler çek­mek için ide­al bir me­kan. Taş dö­şe­li da­ra­cık so­kak­lar, bir­bi­ri­ne aban­mış taş bi­na­lar, ke­mer­ler, la­bi­rent­ler. Bu ül­ke­yi üç asır bo­yun­ca ida­re eden Türk­le­rin yo­ğun ya­şa­dı­ğı böl­ge. Şe­hir mey­da­nın­da­ki Os­man­lı’dan kal­ma kü­çük sa­ray­la­rın dö­nüş­tü­ğü be­le­di­ye ve ba­kan­lık bi­na­la­rı­nı geç­tik­ten son­ra aşa­ğı­ya doğ­ru yü­rü­dü­ğü­nüz­de Me­di­na’ya ula­şır­sı­nız. Bu­ra­nın en önem­li özel­lik­le­rin­den bir ta­ra­fı ise Ab­dul­lah Ter­cü­ma­ni Haz­ret­le­ri­nin kab­ri­nin bu­lun­ma­sın­dan do­la­yı Si­di Ab­dul­lah ma­hal­le­si ola­rak anıl­ma­sı. Tu­nus ta­ri­hin­de Bey­lik dö­ne­mi di­ye anı­lan dev­rin Türk asıl­lı yö­ne­ti­ci­le­ri ai­le ef­rat­la­rıy­la bir­lik­te bu­ra­da med­fun... Tu­nus kül­tü­rü­nün bir­çok sa­ha­sı gi­bi bu alan­da­ki Os­man­lı et­ki­le­ri de araş­tı­rıl­ma­ya de­ğer.

ES­NA­FIN İN­Dİ­RİM YA­RI­ŞI
Me­di­na Çar­şı­sı bü­tü­nüy­le tu­ris­tik eş­ya sa­tan dük­kan­lar­dan iba­ret. Çar­şı­nın mer­ke­zin­de baş­ken­tin en es­ki ve ün­lü Zey­tu­ni­ye Ca­mi­si var. 8’in­ci yüz­yıl­da in­şa edil­miş. Za­ten es­ki ka­pa­lı çar­şı da ca­mi­nin et­ra­fı­na ku­ru­lu Ala­ca re­vak­la­rı ve iş­le­me özel­lik­le­riy­le En­dü­lüs mi­ma­ri­si­nin ti­pik bir ör­ne­ği. Bu mi­ma­ri­nin en ba­riz özel­lik­le­rin­den bi­ri­si ne­re­dey­se bir dai­re ge­niş­li­ğin­de­ki mi­na­re­ler. Ca­mi­nin he­men ya­nı ba­şın­da Mil­li Kü­tüp­ha­ne var. Şeh­rin ne­re­dey­se bü­tün ta­ri­hî ya­pı­la­rı Me­di­na’ya top­lan­mış. Ül­ke her yıl mil­yon­lar­ca tu­rist çek­mek­te. Bu yüz­den bu da­ra­cık so­kak­lar ka­pa­si­te­si­nin çok üze­rin­de bir in­san tra­fi­ği­ne sah­ne olu­yor. De­ve ma­ket­le­ri, kum­la­rın kris­ta­li­ze ol­ma­sıy­la olu­şan çöl gül­le­ri, ku­ru­tu­lup sa­tı­lan ba­zen el bü­yük­lü­ğün­de ak­rep­ler, en­ge­rek yı­lan­la­rı, İs­tan­bul’da­ki Ka­pa­lı­çar­şı­mı­zın kü­çül­tül­müş ha­li. Çok renk­li bir çar­şı. Çar­şı es­na­fı, si­zin ül­ke­ni­zi tah­min et­me­ye çalışarak dük­ka­nı­na çek­me­ye çabalı­yor. İl­gi­len­di­ği­niz bir eş­ya­ya bi­raz ya­kın­dan bak­mak is­ter­se­niz ve­ya fi­ya­tı­nı so­rar­sa­nız si­ze pa­zar­lık ede­ce­ği­niz bir fi­ya­tı tek­lif ede­ce­ği­ni unut­ma­yın. Sa­tı­cı­nın elin­den kur­tul­mak için si­zin tek­lif ede­ce­ği­niz fi­ya­ta ön­ce ra­zı ol­ma­ya­bi­lir, an­cak ge­ri dö­ne­rek dük­kan­dan dı­şa­rı­ya ata­ca­ğı­nız bir­kaç adım son­ra­sı ar­ka­nız­dan fi­yat in­di­rim­le­ri baş­la­ya­cak­tır. Ta ki si­zin tek­lif et­ti­ği­niz üç­te bir fi­ya­tı­na ka­dar dü­şe­bi­lir.

http://www.turkiyegazetesi.com/image...2008tunus1.jpg

Ak­de­niz’in sı­cak ve mavi gü­zel­li­ği
Tu­nus bir Ku­zey Af­ri­ka ül­ke­si. Es­ki­le­rin ifa­de­siy­le Mağ­rip. Af­ri­ka; ama ül­ke ola­rak Av­ru­pa kı­ta­sı­na çok ya­kın. Sı­cak­lı­ğıy­la, mi­sa­fir­per­ver­li­ğiy­le, gü­zel­lik­le­riy­le ken­di­mi­zi ya­kın his­set­ti­ği­miz kar­deş ül­ke. Tu­nus, ay­nı adı ta­şı­yan ül­ke­nin baş­ken­ti. Tu­nus, bi­zim için yüz­yıl­lar­dan be­ri ata­la­rı­mız­la bir­lik­te uzun bir be­ra­ber­li­ğin bü­tün sı­cak­lı­ğı­nı ta­şı­yor. Ge­lin hep bir­lik­te bu kü­çük me­de­ni­yet­ler ül­ke­si­ni, ar­ka­da­şı­mız OSMAN SAĞIRLI’nın o ne­fis ka­re­le­riy­le keş­fe­de­lim...


http://www.turkiyegazetesi.com/image...2008tunus2.jpg

KA­PA­LI­ÇAR­ŞI TU­NUS’A TA­ŞIN­MIŞ
Os­man­lı iz­le­ri­nin ha­kim ol­du­ğu Me­di­na Çar­şı­sı, İs­tan­bul’da­ki Ka­pa­lı­çar­şı­mı­zın kü­çül­tül­müş ha­li. Ren­ga­renk he­di­ye­lik ve süs eş­ya­la­rı­nın sa­tıl­dı­ğı çar­şı­da ge­le­nek­sel kı­ya­fet­ler bü­yük il­gi gö­rü­yor.

http://www.turkiyegazetesi.com/image...2008tunus3.jpg
http://www.turkiyegazetesi.com/image...2008tunus4.jpg

Sİ­Dİ ABU SA­İD’DE EŞ­SİZ MAN­ZA­RA
­Si­di A­bu Sa­id, Ak­de­niz kı­yı­sın­da ve baş­ken­te 10 ki­lo­met­re u­zak­lık­ta bir sayfiye şehri. Ku­zey Af­ri­ka’ya has, in­sa­nı ez­me­yen yu­mu­şa­cık be­yaz mi­ma­ri, es­ki ev­ler, bo­yun­la­ra bir kol­ye gi­bi ta­kı­lan ya­se­min­ler, da­ra­cık so­kak­lar, du­var­la­rı sar­pa sar­mış pem­be çi­çek­li sar­ma­şık­lar ve pırıl pırıl bir deniz... En­dü­lüs u­su­lü ah­şap ay­rın­tı­la­rı ve süs­le­me­le­ri, ya­se­min ve be­gon­ya çi­çek­le­riy­le baş­tan çı­ka­ran bir gü­zel­lik. Sey­ret­mek de ay­rı bir ke­yif ve­ri­yor. Böl­ge­nin e­sas is­mi Sey­yid E­bu Sa­id. Bu­ra­da ev­le­rin ta­ma­mı ba­ba­dan ço­cuk­la­rı­na geç­miş. Şe­hir sa­kin­le­ri ev­le­ri­ni sat­mı­yor. Şeh­re is­mi­ni ver­di­ren ve 12. yüz­yıl­da ve­fat e­den Sey­yid E­bu Sa­id’in me­za­rı da es­ki şe­hir i­çin­de. Tu­nus­lu­lar is­mi da­ha da kı­salt­mış­lar ve sa­de­ce Si­di Bu Sa­id di­yor­lar.

http://www.turkiyegazetesi.com/image...2008tunus5.jpg

“LA POR­TE DE F­RAN­CE”
­Zey­tu­ni­ye’den a­şa­ğı­ya doğ­ru in­di­ği­niz za­man resmî binaları geçtikten sonra 1848 yı­lın­da in­şa e­di­len Ba­bü’l-­Bahr di­ğer a­dıy­la “La Por­te de F­ran­ce” F­ran­sız Ka­pı’sı­na u­la­şır­sı­nız. Ke­me­ri, Pa­ris’te­ki za­fer mey­da­nın­da­ki­nin ay­nı­sı!

http://www.turkiyegazetesi.com/image...2008tunus6.jpg

­BAR­DO MÜ­ZE­Sİ’NDEKİ TARİH HAZİNESİ
­Dün­ya­ca ün­lü Bar­do Mo­za­ik Mü­ze­si, Kar­ta­ca dö­ne­min­den İs­la­mi­ye­tin hü­küm sür­dü­ğü dö­ne­me ka­dar, ül­ke­nin zen­gin ta­ri­hi­nin ner­dey­se her dö­ne­min­den ar­ke­o­lo­jik ka­lın­tı­la­ra ev sa­hip­li­ği ya­pı­yor. Ö­zel­lik­le de Ro­ma...


Cahit ERAYDIN 12-Temmuz-2009 20:32

http://www.turkiyegazetesi.com/image....12.2008s1.jpg


GÖÇ­TÜ KER­VAN YOL EY­LE­Dİ
Çö­lün cip­le­ri de mü­ba­rek bir hay­van olan bu de­ve­ler... Yo­rul­mak su­sa­mak bil­me­den si­zi sa­at­ler­ce sır­tın­da ta­şır­lar... De­ve sır­tın­da çö­le açı­lı­yo­ruz. Or­ta­ya çı­kan bu tab­lo­ya gö­re, de­ve ker­va­nı­nı de­vam­lı re­sim­ler­de gör­müş be­nim gi­bi ha­ya­tın­da üç­ten faz­la de­ve­yi bir ara­da gör­me­miş bi­ri için ol­duk­ça de­ği­şik ve ca­zip.

Tu­nus’ta­ki ikin­ci gü­nü­müz­de he­de­fi­miz­de de­ve­le­re bin­mek var. Do­uz şeh­ri­ne git­mek üze­re ara­ba­la­rı­mız­la yo­la çı­kı­yo­ruz. Tu­ze­ur’a 120 ki­lo­met­re uzak­lık­ta. An­cak yo­lu­mu­zun üze­rin­de ha­ri­ta­dan çok ya­kın­da bak­tı­ğı­nız­da Af­ri­ka’nın en bü­yük tuz gö­lü Şad El-Ce­rid bu­lu­nu­yor. Böl­ge­ye yak­laş­tı­ğı­nız­da ise uzak­tan da­ha bir göl gö­rü­nü­mü­ne bü­rü­nü­yor ve be­yaz ren­gi da­ha da or­ta­ya çı­kı­yor. 5 bin ki­lo­met­re­ka­re­lik tuz gö­lün­de ne su­dan ne de her­han­gi bir can­lı­dan eser yok. Bü­yük bir tuz çö­lün­de­yiz, göl­de su yok kü­çük kü­çük su bi­ri­kin­ti­le­ri ve gö­lün üze­rin­den ge­çen yük­sel­til­miş as­falt yo­lun ke­nar­la­rın­dan akan kü­çük bir de­re. Gö­lün ba­tı­sı ve gü­ne­yi ise göz ala­bil­di­ği­ne uza­nan kum te­pe­le­riy­le kap­lı Bü­yük Do­ğu Er­gi’dir. Bu­ra­da, bir­kaç va­ha dı­şın­da yer­le­şi­me pek rast­la­ya­ma­zı­sı­nız.

ÇÖL­DE RES­MEN DO­NU­YO­RUZ!
Ve Do­uz’da­yız... Di­ğer bir ifa­dey­le çö­lün ka­pı­sı­nda. 50 bin in­san ya­şı­yor bu­ra­da. Baş­ken­te yak­la­şık 450 km me­sa­fe­de­ki bu kü­çük şe­hir, Lib­ya’ya doğ­ru uza­nan bü­yük çö­lün baş­la­ma nok­ta­sın­da ku­rul­muş. Çöl, in­sa­na dai­ma ya­kı­cı sı­ca­ğı ha­tır­la­tır. Oy­sa bu­ra­da ge­ce­le­ri çok so­ğuk. Üze­ri­niz­de­ki ka­lın giy­si­le­re rağ­men iyi gi­yin­me­miş olur­sa­nız çok üşür­sü­nüz. Ya­nı­mız­dan ge­lip ge­çen yö­re in­san­la­rı ise çu­va­la ben­zer har­ma­ni­ye­le­ri­ni göz­le­ri­ne ka­dar çel­miş­ler. Gü­ne­ye in­dik­çe in­san tip­le­ri de de­ği­şi­yor. Hem Ber­be­ri ka­bi­le­le­ri hem de çö­lün ka­vur­du­ğu çeh­re­ler da­ha es­mer ve bü­tün Tu­nus’ta çok gö­rü­len cilt bo­zuk­lu­ğu da­ha yay­gın bu­ra­da. Za­man za­man rüz­gâ­rın muh­te­lif şe­kil­ler ver­di­ği ze­min un gi­bi in­ce yu­mu­şak. Bir kö­şe­de kart­pos­tal­lar­da gör­me­ye alı­şık ol­du­ğu­muz tür­den üç beş ya­ba­ni hur­ma de­ko­ru ta­mam­la­mak­ta. Bu­ra­da­ki de­ve­le­rin bü­yük kıs­mı tu­rist­le­rin bin­me­si için ge­ti­ril­miş ki­ra­lık de­ve­ler.

JE­LA­BA­LA­RI­MI­ZI BA­ŞI­MI­ZA ÇEK­TİK
Ar­tık de­ve­ler­le Sah­ra’ya açıl­ma vak­ti gel­di. Ama ön­ce uy­gun giy­si­le­re bü­rün­mek la­zım. Bu ko­nu­da mih­man­da­rı­mız Be­şar bi­ze yar­dım edi­yor. Bu iş­le va­zi­fe­li ki­şi, ön­ce bü­yük bir dik­kat ve el ça­buk­lu­ğu ile ba­şı­mı­zı bağ­lı­yor. Son­ra da ka­fa­mız­dan ge­çi­re­rek je­la­ba­la­rı­mı­zı giy­di­ri­yor. Sı­ra de­ve bin­me der­si­ne gel­di. Hay­van­ca­ğız­lar za­ten “kalk” de­me­dik­çe yer­le­rin­den kı­mıl­da­mı­yor­lar. Kor­ka­cak bi­şey yok as­lın­da ama ben baş­ta ol­mak üze­re bi­zim grup­ta epey bi te­dir­gin­lik var. Önem­li olan ba­ca­ğı at­ma­dan ön­ce eğe­ri iki el­le sı­kı­ca kav­ra­mak. Bir ke­re de­ve­nin üs­tü­ne yer­leş­tir­dik­ten son­ra de­ve ço­ba­nı “kalk” em­ri ve­ri­yor. Da­ha son­ra ya­pıl­ma­sı ge­re­ken tek şey de­ve­nin ha­re­ket­le­ri­ne uyum sağ­la­mak.

BİR DE­VE­NİN HI­ZI NE KA­DAR­DIR?
Ön hör­gü­cün üze­rin­de yük­sel­til­miş is­kem­le­ye ben­zer bir otu­ra­ğın üze­rin­de­ki pa­lan (ha­mut) bel­ki de iyi otur­tu­la­ma­dı­ğın­dan mı yok­sa be­nim ağır­lı­ğım­dan mı, ne za­man bin­me­ye kalk­sam sa­hi­bi­ne şi­ka­yet eder gi­bi ba­ğır­ma­ya baş­lı­yor­du. Za­ten tek ba­şı­ma hay­va­nı ida­re et­mem bel­li ki çok zor ola­cak. Çöl­de di­ğer mi­sa­fir­ler­le bir­lik­te süs­len­miş bu hay­van­la­rı bir ker­van ya­pa­rak de­rin­lik­le­re doğ­ru iler­le­dik. Ta­bii sa­hip­le­ri ta­ra­fın­dan ka­lın bir si­cim­le çe­kil­dik­le­ri­ni de söy­le­mek ge­re­ki­yor. Biz adım adım iler­ler­ken de­ve­le­rin koş­ma sü­ra­ti­ni de ken­di ara­mız­da me­rak et­tik. De­ve­nin sü­ra­ti­nin yak­la­şık ola­rak iyi ko­şan bir in­sa­nın­ki­ne eşit ol­du­ğu­nu mih­man­da­rı­mız bi­ze söy­le­di. Bu ara­da, ar­ka­da­şı­mız Os­man Sa­ğır­lı ayak­ka­bı­la­rı­nı çı­ka­rıp ya­lın ayak çö­le da­lı­yor...

http://www.turkiyegazetesi.com/image....12.2008s2.jpg

BU DA DE­VE AK­RO­BA­TI
Mağ­ri­bin cen­ga­ver in­san­la­rı, ıs­sız çöl­ler­de, ih­ti­şam­lı gö­rü­nüm­le­riy­le in­sa­na gü­ven ve­ri­yor. Biz de­ve­nin sır­tı­na bin­me­yi bi­le be­ce­re­mez­ken ba­kın mih­man­dar­la­rı­mız de­ve sır­tın­da ne­ler ne­ler ya­pı­yor...

http://www.turkiyegazetesi.com/image....12.2008s3.jpg

Kup­ku­ru ÇÖL­DE Dİ­MA­ĞI­MI­ZI FE­RAH­LA­TAN BİR MAN­ZA­RA
İn­sa­nın içi­ni ku­ru­tan çöl­ler­de va­ha­lar da ol­ma­sa ma­aza­l­lah ölüm ka­pı­da!.. Bü­yük Sah­ra Çö­lü’nde alı­şık ol­ma­dı­ğı­mız bir man­za­ra; bu mi­ni şe­la­le­lin şı­rıl­tı­lı su­yu deyim yerindeyse içimizi fe­rah­la­tı­yor...

http://www.turkiyegazetesi.com/image....12.2008s4.jpg

YIL­DIZ SA­VAŞ­LA­RI FİL­Mİ­NİN SE­Tİ
Star Wars (Yıl­dız Sa­vaş­la­rı) fil­miy­le ve İn­gi­liz Has­ta film­le­ri­nin çe­kim­le­ri­nin ya­pıl­dı­ğı To­ze­ur’ün Mat­ma­ta ad­lı böl­ge­si­ne gi­di­yo­ruz. Ar­tık as­falt yok. Yol ya­pı­mı için kum­la­rın tuz­la sı­kış­tı­rıl­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yo­ruz. Ara­ba­la­rı­mız kum te­pe­le­ri üze­rin­de bi­ze he­ye­can­lı an­lar ya­şa­tı­yor. Yıl­dız Sa­vaş­la­rı se­ti ol­duk­ça iyi ko­run­muş, Tu­nus tu­rizm şir­ket­le­ri Yıl­dız Sa­vaş­la­rı se­ti­ni mu­ha­fa­za ede­rek tu­rist­le­ri bu­ra­ya ge­ti­ri­yor­lar­dı. Bi­na­la­rın ço­ğu­nu ko­ru­ya­bil­miş­ler. Baş­kan Bin Ali’nin em­riy­le res­to­ras­yon iş­lem­le­ri ye­ni­den baş­la­mış.

Ha çor­ba ha ‘şor­ba’
Özel­lik­le Tu­nus ma­hal­li di­li olan Da­ri­ce’de­ki Os­man­lı­ca söz var­lı­ğı araş­tı­rıl­ma­ya de­ğer. Bay­ram, ca­nım, ba­ba, si­ni, bal­ta, şe­vir­me (çe­vir­me), ça­vuş, bey, da­yı, şor­ba (çor­ba), şi­şe (nar­gi­le), kır­mı­zı, han­çer, kış­la, ik­lim, bak­raj, tep­si, şeş­me (çeş­me), ocak, dol­ma, ten­ce­re, tür­kü gi­bi... Tu­nus’un ka­rı­şık et­nik ya­pı­sı için­de de Türk un­su­ru azım­san­ma­ya­cak bir yer iş­gal edi­yor. Tür­ki­ye’den gö­çü­rül­müş olan ai­le­le­rin ço­cuk­la­rı hâ­lâ soy­la­rı­nı unut­ma­dık­la­rı gi­bi bu­nun­la if­ti­har et­mek­te­dir­ler. İş­te ba­zı­la­rı: İs­tan­bul­li, Kıb­ris­li, Ka­ra­man­li, Gi­rit­li, Bos­tan­cı, Baş Re­is, Baş Top­çi, Bal­ta­ci, Ba­şa, Kö­roğ­li, Kur­doğ­li, Ova­li, Kah­ya, De­mir­ci, Şer­bet­çi... Gö­rül­dü­ğü gi­bi Tu­nus, Türk kül­tü­rü­nün Ku­zey Af­ri­ka’da­ki ya­yıl­ma alan­la­rı ara­sın­da ol­duk­ça önem­li bir yer iş­gal et­mek­te. Bu ül­ke­de bı­rak­tı­ğı­mız en de­ğer­li şey, her hal­de Os­man­lı ve Türk sev­gi­si ol­sa ge­rek. Di­le­riz ki bu sev­gi gün geç­tik­çe da­ha da ser­pil­sin ve ge­liş­sin...

Bi­rin­ci sı­nıf hur­ma
Yol bo­yun­ca sar­kan hur­ma he­venk­le­ri­nden gözümüzü alamıyoruz Tu­nus’ta güz bo­yun­ca hur­ma ha­sa­dı ya­pı­lı­yor. An­cak bu ağaç­la­ra tır­man­mak bü­yük ma­ha­ret is­ti­yor. Alış­kın genç­ler ken­di­le­ri­ne mah­sus ma­ha­ret­le çıp­lak göv­de­yi ra­hat­ça tır­ma­na­rak hur­ma da­lı­nı ke­se­bi­li­yor. Her bi­ri 10-15 ki­lo çe­ken hur­ma dal­la­rı, aşa­ğı­dan pek fark edil­me­yen bir ka­rış uzun­luk­ta­ki siv­ri di­ken­ler­le çev­ri­li. Or­ta­la­ma bir hur­ma ağa­cı 15-25 met­re yükseğe ka­dar çı­ka­bi­li­yor. Ağaç göv­de­sin­de­ki her bir bu­dak 6 aya kar­şı­lık ge­li­yor ve bu bu­dak­la­rı sa­ya­rak ağa­cın ya­şı he­sap­la­nı­yor­muş. Ağaç 3 ya­şı­na gel­dik­ten son­ra mey­ve ver­me­ye baş­lı­yor çıp­lak el ve ayak­la­rıy­la bir hur­ma ağa­cı­na çı­ka­rak “bi­rin­ci sı­nıf” hur­ma­la­rın top­lan­ma­sı için ön­ce bir ki­şi ağa­ca tır­ma­nıp, hur­ma sal­kı­mı­nı ke­sip, ken­di­sin­den bi­raz da­ha aşa­ğı­da olan ki­şi­ye uza­tı­yor, da­ha son­ra o da bir son­ra­ki­ne der­ken, el­den ele en aşa­ğı­ya ula­şı­yor­muş.

Cahit ERAYDIN 12-Temmuz-2009 20:34

http://www.turkiyegazetesi.com/image....12.2008t1.jpg

­
SÜ­TUN OR­MAN­INA HOŞ GEL­Dİ­NİZ
Kay­re­van’ın “İs­lam Kül­tür Baş­ken­ti” se­çil­me­si te­sa­dü­fi de­ğil. Zi­ra İs­lam­lı­ğın er­ken dö­nem­le­ri­ne ait önem­li ya­pı­lar­dan bi­ri olan Sey­di Uk­ba Ca­mi­i bu ken­te ku­rul­muş­tur. 670’de Ku­zey Af­ri­ka fa­ti­hi Uk­be bin Na­fi hazretleri ta­ra­fın­dan yap­tı­rı­lan ca­mi­nin mi­na­re­si ise 724-727 yıl­la­rın­da­ki ye­ni­le­me sı­ra­sın­da ek­len­miş. Mi­ma­ri de­hâ­lar ba­rın­dı­ran ca­mi­nin ha­rem bö­lü­mü, kıb­le­ye dik 17 nef­le kıb­le du­va­rı­na pa­ra­lel bir nef­ten oluş­muş. Bir­bi­rin­den sü­tun­lar­la ay­rı­lan nef­ler bir sü­tun or­ma­nı­nı an­dır­mak­ta. Zen­gin süs­le­me­li sü­tun baş­lık­la­rı es­ki Kar­ta­ca şeh­ri­nin ka­lın­tı­la­rın­dan top­lan­mış. Sü­tun­lar da Ro­ma dö­ne­mi ya­pı­la­rın­dan alın­mış. Ya­pı­nın si­met­rik pla­nı, ana ek­sen üze­rin­de bu­lu­nan iki kub­be ile da­ha be­lir­gin kı­lın­mış. Av­lu­yu ke­mer­li bir re­vak çev­re­le­mek­te­dir. Mi­na­re, Ku­zey Af­ri­ka’ya öz­gü ka­re plan­lı mi­na­re­le­rin ti­pik bir ör­ne­ği...

Kay­re­van... Bun­dan 1338 yıl ön­ce Pey­gam­be­ri­mi­zin sa­ha­be­le­rin­den Hz. Uk­be bin Na­fi ta­ra­fın­dan ku­rul­du bu şeh­rin öne­mi Af­ri­ka kı­ta­sın­da in­şa edi­len ilk ca­mi­nin bu­ra­da bu­lun­ma­sı. İs­la­mi­yet Af­ri­ka’ya bu­ra­dan ya­yıl­dı. “2009 İs­lam Kül­tür Baş­ken­ti” se­çi­len Kay­re­van, önü­müz­de­ki yıl İs­lam me­de­ni­ye­ti­nin bir gös­ter­ge­si ola­rak çe­şit­li kül­tü­rel fa­ali­yet­le ev sa­hip­li­ği ya­pa­cak. Bu özel şe­hir­de ger­çek­leş­ti­ri­le­cek pro­je­le­re baş­ta Pa­ris’te­ki Ins­ti­tut du Mon­de Ara­be (Arap Dün­ya­sı Ens­ti­tü­sü) ol­mak üze­re Lüb­nan, Fas, Ür­dün, Fran­sa, İs­pan­ya, Ce­za­yir, Mı­sır ve Su­ri­ye kat­kı sağ­la­dı. Ser­gi­le­re açı­la­cak, sem­poz­yum­lar dü­zen­le­ne­cek... Ser­gi­le­ne­cek eser­ler ara­sın­da­ki ta­ri­hî do­kü­man­la­rın, zi­ya­ret­çi­le­rin bü­yük il­gi­si­ni çek­me­si bek­le­ni­yor.

YA RAB­Bİ! ÖNÜM­DE DE­NİZ OL­MA­SAY­DI
Hz. Mu­avi­ye za­ma­nın­da İf­rî­kıy­ye (Ku­zey Af­ri­ka) va­li­li­ği yap­mış olan ve Tu­nus’ta Kay­re­van şeh­ri­ni in­şa eden meş­hur mü­ca­hit Hz. Uk­be b. Na­fi, Ye­zid’in ha­li­fe­li­ği­nin ilk yıl­la­rın­da ikin­ci de­fa Ku­zey Af­ri­ka va­li­li­ği­ne ta­yin edil­miş­ti (62/682). Uk­be, Kay­re­van’a va­rır var­maz or­du­su­nu to­par­la­yıp Müs­lü­man­lar­la sü­rek­li sa­vaş ha­lin­de olan Bi­zans­lı­lar­la şid­det­li çar­pış­ma­la­ra gi­riş­ti. Ci­hat ha­re­kâ­tı­nı ke­sin­ti­siz sür­dü­ren Hz. Uk­be b. Na­fi, ba­tı­ya doğ­ru iler­le­ye­rek Tan­ca ci­va­rın­da At­las Ok­ya­nu­su’na da­yan­dı. İş­te o za­man şu ta­ri­hi sö­zü­nü söy­le­di: “Ya Rab­bi! Eğer önü­me çı­kan şu de­niz ol­ma­say­dı, se­nin yo­lun­da ci­hat ede­rek da­ha ile­ri gi­der­dim!”
Da­ha son­ra bi­ze tah­sis edi­len özel ara­ba­lar­la Ga­bes şeh­ri­ne doğ­ru yo­la çı­kı­yo­ruz. Bu­ra­sı renk­li bir et­nik ya­pı­ya sa­hip. Yol ke­nar­la­rı uzun pal­mi­ye ağaç­la­rıy­la kap­lı, çev­re ise zey­tin ve hur­ma bah­çe­le­riy­le. Yol bo­yun­ca, ki­lo­met­re­ler­ce de­vam eden zey­tin­lik­ler­le kar­şı­la­şı­yo­rum. Her ta­raf yem­ye­şil, zey­tin­lik­ler­le do­lu. Tu­nus’un çöl­le öz­deş­le­şen ima­jı de­ği­şi­yor zih­nim­de.

HER MİL­LET­Tİ KEN­Dİ­NE ÇE­Kİ­YOR
Tu­nus’un üçün­cü bü­yük şeh­ri Su­sa. Ay­nı za­man­da önem­li bir li­man ken­ti. Çar­şı ve kum­sal­la­rıy­la tu­rist­le­rin göz­de­si bir şe­hir. Ro­ma, Os­man­lı ve Arap kül­tür­le­ri­nin iz­le­ri­nin gö­rül­dü­ğü şe­hir­de ge­zi­lip gö­rü­le­cek çok yer var. To­ze­ur’a da hak­sız­lık et­me­mek ge­re­ki­yor bu ara­da. Kent ile ül­ke­nin ge­ri ka­la­nı­nı ayı­ran et­ki­le­yi­ci tuz çö­lün­den ge­çen tu­rist­le­rin ye­rin­de son 8 bin yıl­dır ta­cir­ler ve ker­van­lar ek­*** de­ğil­di. Ül­ke­nin pek çok kent mer­ke­zi­ni (me­di­na’sı­nı) oluş­tu­ran la­bi­rent To­ze­ur’da en zor im­ti­ha­nıy­la çı­kı­yor zi­ya­ret­çi­le­ri­nin kar­şı­sı­na. Bu­ra­da ev­ler açık renk de­ğil, kah­ve­ren­gi top­rak tuğ­la­lar­dan örül­müş. So­kak­lar sa­pak ver­me­den uzun bir me­sa­fe kat edi­yor ve bir yan­lış­tan ge­ri­ye dön­me­yi iyi­ce zor­laş­tı­rı­yor.

UR­FA Gİ­Bİ BOL ACI­LI SE­Vİ­YOR­LAR
Yö­re­sel kı­ya­fet­le­rin ve ta­kı­la­rın ser­gi­len­di­ği Dar Che­ra­iet Mü­ze­si... Yol­la­rı tek­rar­dan ge­çe­rek To­ze­ur’un şe­hir mer­ke­zin­de­ki Dar Che­ra­iet Mü­ze­si­ne ge­li­yo­ruz. Bu­ra­sı bi­ze es­ki­den na­sıl ya­şan­dı­ğı­na da­ir epey bir fi­kir ve­ri­yor. Bi­na, Os­man­lı ha­ki­mi­ye­ti sı­ra­sın­da şeh­ri yö­ne­ten Os­man­lı be­yi­nin eviy­miş. Çok et­ki­le­yi­ci bir mi­ma­ri­si var­dı. Özel­lik­le stük de­ni­len du­var ve ta­van iş­le­me­le­ri çok et­ki­le­yi­ciy­di. Tu­nus mut­fa­ğı hak­kın­da bir fi­kir ver­mek is­te­rim. Tu­nus­lu, bi­zim Gü­ney­do­ğu böl­ge­mi­zin da­mak zev­ki­ne sa­hip. Ye­mek­ler­de acı çok tü­ke­ti­li­yor. Di­ğer ta­raf­tan de­niz ürün­le­ri çok bol ve hay­li ucuz. BİT­Tİ

http://www.turkiyegazetesi.com/image....12.2008t2.jpg

ZA­LİM RO­MA­LI­LA­RIN DEV ARE­NA­SI
El-Cem de­ni­len yer­de dev bir ta­ri­hî eser­le kar­şı­la­şı­yo­ruz. He­men gö­ze çar­pan Ro­ma am­fi ti­yat­ro­su, 5. yüz­yı­la ka­dar dö­vüş­ler için kul­la­nıl­mış. Şim­di çe­şit­li fes­ti­val­le­re ev sa­hip­li­ği ya­pı­yor. Ku­zey Af­ri­ka’da­ki bu en bü­yük Ro­ma anı­tı, bü­yük­lü­ğüy­le de İtal­ya’nın baş­ken­ti Ro­ma’da­ki Ko­los Se­um’un ti­pik bir ben­ze­ri gi­bi. 30 bin ki­şi­lik iz­le­yi­ci ka­pa­si­te­si­ne sa­hip am­fi ti­yat­ro mer­di­ven­le­ri, ke­mer­le­ri ve yer al­tı hüc­re­le­riy­le tu­rist­le­rin bü­yük il­gi­si­ni çe­ki­yor.

http://www.turkiyegazetesi.com/image....12.2008t3.jpg

SU­SA Lİ­MAN KEN­TİN­DE­Kİ SURLARIN SIR­RI
Bir li­man ken­ti olan çe­şit­li kül­tür­le­ri ba­rın­dı­ran Su­sa’nın es­ki mer­ke­zi du­var­lar­la çev­ri­li, iç ka­le ve Ulu Ca­mi ol­du­ğu gi­bi du­ru­yor. He­men gi­ri­şin­de 9. yüz­yıl­dan kal­ma bü­yük ca­mii kö­şe ku­le­le­ri gö­rül­me­ye de­ğer. Kö­şe, güç­lü du­var­la­rıy­la dı­şa­rı­dan ba­kıl­dı­ğın­da da­ha çok bir ka­le­yi an­dı­rır. İçe­ri­de ise, sı­ra sı­ra ke­mer­le­rin di­zil­di­ği av­lu par­lak mer­mer­ler­le kap­lan­mış­tır.

http://www.turkiyegazetesi.com/image....12.2008t4.jpg

­BİR İ­LE­Rİ KA­RA­KOL: Rİ­BAT KA­LE­Sİ
8. yüz­yıl­dan kal­ma Ri­bat Ka­le­si, dö­ne­min­de İs­lam me­de­ni­ye­ti­nin en ö­nem­li şe­hir­le­rin­den sa­yı­lan Kay­re­van şeh­ri­ni ko­ru­mak i­çin sı­nır boy­la­rın­da göz­cü­lük a­ma­cıy­la ku­ru­lan bir i­le­ri ka­ra­kol­dur. Ön­ce­le­ri as­kerî a­maç­lar­la ku­ru­lan Ri­bat, ar­dın­dan bas­kın­lar sı­ra­sın­da bü­yük bir kö­yün hal­kı­nı dı­şa­rı­dan yar­dım al­ma­dan bir­kaç haf­ta bes­le­ye­bi­le­cek bü­yük­lü­ğe u­laş­tı.

http://www.turkiyegazetesi.com/image....12.2008t5.jpg

PAL­Mİ­YE­LER VE MİS KO­KU­LU YA­SE­MİN­LER...
Ham­ma­met ile Na­bul ara­sın­da uza­nan al­tın sa­rı­sı kum­lar, ül­ke­nin en gü­zel plaj­la­rı ara­sın­da öne çı­kar. Pal­mi­ye­ler, por­ta­kal ağaç­la­rı ve mis ko­ku­lu ya­se­min­ler tur­ku­vaz renk­li, ılık su­lar ve sı­ğ kum­sal­lar et­ki­le­yi­ci bir gü­zel­lik ser­gi­ler. Ham­ma­met bu­gün kör­fez­de di­zil­miş yü­zü aş­kın ote­liy­le tam bir ta­til bel­de­si ha­li­ne gel­miş­tir. Otel­le­rin ço­ğu az kat­lı ve es­ki ya­pı­lar­dır.


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:56.

Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by BizimCografya.com® Copyright ©2008 - 2011, Baylas