Bizim Coğrafya - Hayat Coğrafya'da, Coğrafya Hayatımızda  
Ana Sayfa'ya Git Forum'a Git Arşiv
Go Back   Bizim Coğrafya - Hayat Coğrafya'da, Coğrafya Hayatımızda >

ÜLKELER COĞRAFYASI

> ÜLKE RESİMLERİ

ÜLKE RESİMLERİ Dünyadaki bütün ülkelerin resimlerini bulabileceğiniz ve paylaşabileceğiniz bölümümüz.

Bir Akdeniz Ülkesi-Tunus

Bir Akdeniz Ülkesi-Tunus TUNUS 10 mil­yon­luk Tu­nus’a 7 mil­yon tu­rist Tu­nus bir Ku­zey Af­ri­ka ül­ke­si. Es­ki­le­rin ifa­de­siy­le Mağ­rip. Af­ri­ka fakat ül­ke ola­rak Av­ru­pa kı­ta­sı­na çok ya­kın. Ak­de­niz’in ku­ze­yin­de sak­lı, Av­ru­pa’ya ba­kıp bi­ze el ...
Yeni Konu aç Cevapla
 
LinkBack Seçenekler
Alt 12-Temmuz-2009, 20:32   #1 (permalink)
Cahit ERAYDIN
Bizim Coğrafya Yöneticisi
 
Cahit ERAYDIN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 04-Haziran-2009
Bulunduğu yer: BURDUR
Yaş: 66
Mesajlar: 2.075
Teşekkürleri: 565
836 mesajına 4.324 kere teşekkür edildi.
Standart Bir Akdeniz Ülkesi-Tunus

TUNUS

10 mil­yon­luk Tu­nus’a 7 mil­yon tu­rist Tu­nus bir Ku­zey Af­ri­ka ül­ke­si. Es­ki­le­rin ifa­de­siy­le Mağ­rip. Af­ri­ka fakat ül­ke ola­rak Av­ru­pa kı­ta­sı­na çok ya­kın. Ak­de­niz’in ku­ze­yin­de sak­lı, Av­ru­pa’ya ba­kıp bi­ze el sal­la­yan, şi­rin mi şi­rin, sı­cak mı sı­cak, ma­vi mi ma­vi bi­zim gi­bi bir ül­ke. 10 mil­yon­luk Tu­nus, yıl­da tam 7 mil­yon tu­risti ağır­lı­yor.

Akdeniz Ülkesi-Tunus

lke ile ay­nı adı ta­şı­yan baş­kent Tu­nus’a iner in­mez şeh­rin her ta­ra­fı­na ası­lan bay­rak­la­rı ken­di bay­ra­ğı­mız­dan ayırt ede­mi­yo­ruz. Bu du­rum bir Tu­nus­lu için de pek fark­lı de­ğil. İki bay­rak ze­min­de­ki bir de­tay fark­lı­lı­ğı dı­şın­da her şe­yiy­le ay­nı. Os­man­lı kül­tür et­ki­le­ri­ni mi­ma­ri­den ye­me­ğe ka­dar her alan­da ra­hat­lık­la bul­mak müm­kün bu­ra­da. Ba­zı ca­mi­ler­de İs­tan­bul çi­ni­le­ri si­zi kar­şı­lar. Bir cad­de ya­ da so­ka­ğı dö­ner­ken gö­zü­nüz ta­be­la­da­ki is­me ta­kı­lır ve içi­niz­den ılık duy­gu­lar ge­çer. Şu cad­de Tur­gut Re­is, be­ri­ki Bar­ba­ros ve­ya Oruç’tur, ya da Si­nan Pa­şa. Şu ana cad­de Mus­ta­fa Ke­mal adı­nı ta­şır. Be­ri­de şu Ye­ni Ca­mi, Ha­mu­da Pa­şa ca­mi­si Türk yö­ne­ti­mi­nin eser­le­ri­dir.

MEŞ­HUR KAR­TA­CA’NIN İZ­LE­Rİ
Ak­de­niz kı­yı­sın­da­ki şe­hir, ge­niş ve düz bir ara­zi­ye ku­rul­muş. Şe­hir bir iç de­niz ta­ra­fın­dan iki­ye ay­rı­lı­yor. Bu iç de­ni­zi bö­len in­ce bir ka­ra mer­ke­zi kar­şı ya­ka­ya, ya­ni Kar­ta­ca’ya bağ­lı­yor. Sa­lam­bo, Hay­ret­tin, Si­di Bu Sa­id ve Mar­sa bun­lar Kar­ta­ca semt­le­ri­nin en gü­zel­le­ri. De­liş­men bir ye­şi­lin beze­di­ği yük­sek sırt­lar, ön­le­rin­de uza­nan Ak­de­niz’e ba­kı­yor­lar. Bu­ra­yı zi­ya­ret eden bir­çok dün­ya­ca ün­lü ya­zar da bu et­ki­le­yi­ci man­za­ra­la­ra ka­pıl­mış, met­hi­ye­ler yaz­mış­lar eser­le­rin­de. Ha­va­ala­nı, Baş­kan­lık Sa­ra­yı ve var­lık­lı ki­şi­le­rin ma­li­ka­ne­le­ri hep bu semt­te. Kar­ta­ca, şu ta­rih­te­ki meş­hur Han­ni­bal’in mem­le­ke­ti.
Ro­ma­lı­la­rın yı­kıp üze­ri­ne in­cir ağa­cı dik­ti­ği, bir za­man­la­rın Fe­ni­ke baş­ken­ti an­tik Kar­ta­ca’nın ka­lın­tı­la­rı­nı et­raf­lı­ca gez­mek is­te­yen­le­rin bir gü­nü­nü al­dı­ğı­nı be­lirt­mek ge­re­ki­yor. Kar­ta­ca’da­ki Ro­ma ka­lın­tı­la­rı­na Ba­tı­lı­la­rın il­gi­si­ne kar­şı­lık biz Türk­le­rin il­gi­siz­lik­le­ri­ni, ken­di­mi­ze pek açık­la­ya­ma­sak da in­san gez­mek­ten ken­di­si­ni ala­mı­yor.

TÜR­Kİ­YE AĞIR­LI­ĞI­NI KOY­MA­LI
Ha­va­ala­nı der­ken, ye­ni in­şa edi­le­cek Tu­nus En­fid­ha Zi­ne El Abi­di­ne Ben Ali Ha­va­li­ma­nı ile Mo­nas­tır Ha­va­li­ma­nı’nın iş­let­me­si­ni kap­sa­yan iha­le­le­ri Türk şir­ke­ti TAV’ın ka­zan­dı­ğı­nı ha­tır­la­ta­lım. TAV ha­va­li­man­la­rı, ül­ke­de­ki en bü­yük ya­ban­cı ya­tı­rım­lar­dan bi­ri ola­rak 400 mil­yon eu­ro­luk bir be­del­le Tu­nus’un ül­ke­mi­ze olan ya­kın il­gi­si­nin de bir par­ça­sı. Baş­kent­te bir­kaç otel dı­şın­da yük­sek ya­pı gö­ze çarp­mı­yor. Ge­niş bul­var­la­rın et­ra­fın­da ge­nel­lik­le bah­çe­li ve dub­leks ev­ler sı­ra­lan­mak­ta. Ak­de­niz ik­li­mi­nin de te­si­riy­le şe­hir ol­duk­ça yo­ğun bir ye­şil­le ku­cak ku­ca­ğa. Araç tra­fi­ği ya­nın­da ya­ya­lar da unu­tul­ma­mış. Cad­de ke­nar­la­rı bo­yun­ca ge­niş Ar­na­vut kal­dı­rım­la­rı uza­nı­yor. Şe­hir ula­şı­mı oto­büs ve ha­fif met­ro sis­te­miy­le sağ­la­nı­yor. Tu­nus tra­fi­ği­nin önem­li bir kıs­mı­nı da tak­si­ler kar­şı­lı­yor. Bu­ra­da tak­si­ler bol ve ucuz. Ka­sım ayı­nın 7’sin­de Dev­let Baş­ka­nı Zeyn el- Abi­din Bin Ali’nin ik­ti­da­ra ge­li­şi­nin 21. yı­lı kut­lan­dı­ğı için cad­de ve so­kak­lar, bul­var­lar bo­yun­ca dev­let baş­ka­nı­nın dev pos­ter­le­ri ve söz­le­ri ile do­na­tıl­mış. Tu­nus’u üç asır yö­net­miş bir ül­ke ola­rak Tür­ki­ye’nin de bu­ra­da ağır­lı­ğı­nın his­se­dil­me­si ge­re­kir. Esa­sen ta­ri­hî ola­rak geç­miş ve Tu­nus in­sa­nın­da­ki Türk sem­pa­ti­si bu tip fa­ali­yet­ler için çok uy­gun bir ze­min oluş­tu­ru­yor. Ne ya­zık ki bu im­kân­lar Tür­ki­ye le­hi­ne ye­te­rin­ce de­ğer­len­di­ril­me­mek­te­di r.

ME­DE­Nİ­YET­LER ME­Dİ­NA’DA
Ül­ke­ye gi­den Türk tu­rist sa­de­ce 12 bin. Uza­yıp gi­den sa­hil­le­riy­le Ba­tı­lı çok sa­yı­da in­sa­nı cez­be­di­yor Tu­nus. Kar­ta­ca Ha­va­ala­nı mil­yon­lar­ca tu­ris­ti ağır­lı­yor her yıl. 10 mil­yon­luk nü­fu­sa sa­hip ül­ke­ye yıl­da 7 mil­yon tu­rist ge­li­yor. Baş­kent Tu­nus, Ham­ma­met, Ne­bil, Kay­re­van, Su­sa, Mat­ma­ta, Do­uz, Tu­zir, Cer­be ada­sı ve Bi­zar­te­si’yle tu­rizm ül­ke­si. Tu­nus’ta es­ki ve ye­ni şe­hir­ler hep bir ara­da. Şe­hir mer­ke­zi Me­di­na Tu­nus’un ru­hu, es­ki şeh­ri ifa­de edi­yor. Bu­ra­sı ma­ce­ra film­ler çek­mek için ide­al bir me­kan. Taş dö­şe­li da­ra­cık so­kak­lar, bir­bi­ri­ne aban­mış taş bi­na­lar, ke­mer­ler, la­bi­rent­ler. Bu ül­ke­yi üç asır bo­yun­ca ida­re eden Türk­le­rin yo­ğun ya­şa­dı­ğı böl­ge. Şe­hir mey­da­nın­da­ki Os­man­lı’dan kal­ma kü­çük sa­ray­la­rın dö­nüş­tü­ğü be­le­di­ye ve ba­kan­lık bi­na­la­rı­nı geç­tik­ten son­ra aşa­ğı­ya doğ­ru yü­rü­dü­ğü­nüz­de Me­di­na’ya ula­şır­sı­nız. Bu­ra­nın en önem­li özel­lik­le­rin­den bir ta­ra­fı ise Ab­dul­lah Ter­cü­ma­ni Haz­ret­le­ri­nin kab­ri­nin bu­lun­ma­sın­dan do­la­yı Si­di Ab­dul­lah ma­hal­le­si ola­rak anıl­ma­sı. Tu­nus ta­ri­hin­de Bey­lik dö­ne­mi di­ye anı­lan dev­rin Türk asıl­lı yö­ne­ti­ci­le­ri ai­le ef­rat­la­rıy­la bir­lik­te bu­ra­da med­fun... Tu­nus kül­tü­rü­nün bir­çok sa­ha­sı gi­bi bu alan­da­ki Os­man­lı et­ki­le­ri de araş­tı­rıl­ma­ya de­ğer.

ES­NA­FIN İN­Dİ­RİM YA­RI­ŞI
Me­di­na Çar­şı­sı bü­tü­nüy­le tu­ris­tik eş­ya sa­tan dük­kan­lar­dan iba­ret. Çar­şı­nın mer­ke­zin­de baş­ken­tin en es­ki ve ün­lü Zey­tu­ni­ye Ca­mi­si var. 8’in­ci yüz­yıl­da in­şa edil­miş. Za­ten es­ki ka­pa­lı çar­şı da ca­mi­nin et­ra­fı­na ku­ru­lu Ala­ca re­vak­la­rı ve iş­le­me özel­lik­le­riy­le En­dü­lüs mi­ma­ri­si­nin ti­pik bir ör­ne­ği. Bu mi­ma­ri­nin en ba­riz özel­lik­le­rin­den bi­ri­si ne­re­dey­se bir dai­re ge­niş­li­ğin­de­ki mi­na­re­ler. Ca­mi­nin he­men ya­nı ba­şın­da Mil­li Kü­tüp­ha­ne var. Şeh­rin ne­re­dey­se bü­tün ta­ri­hî ya­pı­la­rı Me­di­na’ya top­lan­mış. Ül­ke her yıl mil­yon­lar­ca tu­rist çek­mek­te. Bu yüz­den bu da­ra­cık so­kak­lar ka­pa­si­te­si­nin çok üze­rin­de bir in­san tra­fi­ği­ne sah­ne olu­yor. De­ve ma­ket­le­ri, kum­la­rın kris­ta­li­ze ol­ma­sıy­la olu­şan çöl gül­le­ri, ku­ru­tu­lup sa­tı­lan ba­zen el bü­yük­lü­ğün­de ak­rep­ler, en­ge­rek yı­lan­la­rı, İs­tan­bul’da­ki Ka­pa­lı­çar­şı­mı­zın kü­çül­tül­müş ha­li. Çok renk­li bir çar­şı. Çar­şı es­na­fı, si­zin ül­ke­ni­zi tah­min et­me­ye çalışarak dük­ka­nı­na çek­me­ye çabalı­yor. İl­gi­len­di­ği­niz bir eş­ya­ya bi­raz ya­kın­dan bak­mak is­ter­se­niz ve­ya fi­ya­tı­nı so­rar­sa­nız si­ze pa­zar­lık ede­ce­ği­niz bir fi­ya­tı tek­lif ede­ce­ği­ni unut­ma­yın. Sa­tı­cı­nın elin­den kur­tul­mak için si­zin tek­lif ede­ce­ği­niz fi­ya­ta ön­ce ra­zı ol­ma­ya­bi­lir, an­cak ge­ri dö­ne­rek dük­kan­dan dı­şa­rı­ya ata­ca­ğı­nız bir­kaç adım son­ra­sı ar­ka­nız­dan fi­yat in­di­rim­le­ri baş­la­ya­cak­tır. Ta ki si­zin tek­lif et­ti­ği­niz üç­te bir fi­ya­tı­na ka­dar dü­şe­bi­lir.

Akdeniz Ülkesi-Tunus

Ak­de­niz’in sı­cak ve mavi gü­zel­li­ği
Tu­nus bir Ku­zey Af­ri­ka ül­ke­si. Es­ki­le­rin ifa­de­siy­le Mağ­rip. Af­ri­ka; ama ül­ke ola­rak Av­ru­pa kı­ta­sı­na çok ya­kın. Sı­cak­lı­ğıy­la, mi­sa­fir­per­ver­li­ğiy­le, gü­zel­lik­le­riy­le ken­di­mi­zi ya­kın his­set­ti­ği­miz kar­deş ül­ke. Tu­nus, ay­nı adı ta­şı­yan ül­ke­nin baş­ken­ti. Tu­nus, bi­zim için yüz­yıl­lar­dan be­ri ata­la­rı­mız­la bir­lik­te uzun bir be­ra­ber­li­ğin bü­tün sı­cak­lı­ğı­nı ta­şı­yor. Ge­lin hep bir­lik­te bu kü­çük me­de­ni­yet­ler ül­ke­si­ni, ar­ka­da­şı­mız OSMAN SAĞIRLI’nın o ne­fis ka­re­le­riy­le keş­fe­de­lim...


Akdeniz Ülkesi-Tunus

KA­PA­LI­ÇAR­ŞI TU­NUS’A TA­ŞIN­MIŞ
Os­man­lı iz­le­ri­nin ha­kim ol­du­ğu Me­di­na Çar­şı­sı, İs­tan­bul’da­ki Ka­pa­lı­çar­şı­mı­zın kü­çül­tül­müş ha­li. Ren­ga­renk he­di­ye­lik ve süs eş­ya­la­rı­nın sa­tıl­dı­ğı çar­şı­da ge­le­nek­sel kı­ya­fet­ler bü­yük il­gi gö­rü­yor.

Akdeniz Ülkesi-Tunus
Akdeniz Ülkesi-Tunus

Sİ­Dİ ABU SA­İD’DE EŞ­SİZ MAN­ZA­RA
­Si­di A­bu Sa­id, Ak­de­niz kı­yı­sın­da ve baş­ken­te 10 ki­lo­met­re u­zak­lık­ta bir sayfiye şehri. Ku­zey Af­ri­ka’ya has, in­sa­nı ez­me­yen yu­mu­şa­cık be­yaz mi­ma­ri, es­ki ev­ler, bo­yun­la­ra bir kol­ye gi­bi ta­kı­lan ya­se­min­ler, da­ra­cık so­kak­lar, du­var­la­rı sar­pa sar­mış pem­be çi­çek­li sar­ma­şık­lar ve pırıl pırıl bir deniz... En­dü­lüs u­su­lü ah­şap ay­rın­tı­la­rı ve süs­le­me­le­ri, ya­se­min ve be­gon­ya çi­çek­le­riy­le baş­tan çı­ka­ran bir gü­zel­lik. Sey­ret­mek de ay­rı bir ke­yif ve­ri­yor. Böl­ge­nin e­sas is­mi Sey­yid E­bu Sa­id. Bu­ra­da ev­le­rin ta­ma­mı ba­ba­dan ço­cuk­la­rı­na geç­miş. Şe­hir sa­kin­le­ri ev­le­ri­ni sat­mı­yor. Şeh­re is­mi­ni ver­di­ren ve 12. yüz­yıl­da ve­fat e­den Sey­yid E­bu Sa­id’in me­za­rı da es­ki şe­hir i­çin­de. Tu­nus­lu­lar is­mi da­ha da kı­salt­mış­lar ve sa­de­ce Si­di Bu Sa­id di­yor­lar.

Akdeniz Ülkesi-Tunus

“LA POR­TE DE F­RAN­CE”
­Zey­tu­ni­ye’den a­şa­ğı­ya doğ­ru in­di­ği­niz za­man resmî binaları geçtikten sonra 1848 yı­lın­da in­şa e­di­len Ba­bü’l-­Bahr di­ğer a­dıy­la “La Por­te de F­ran­ce” F­ran­sız Ka­pı’sı­na u­la­şır­sı­nız. Ke­me­ri, Pa­ris’te­ki za­fer mey­da­nın­da­ki­nin ay­nı­sı!

Akdeniz Ülkesi-Tunus

­BAR­DO MÜ­ZE­Sİ’NDEKİ TARİH HAZİNESİ
­Dün­ya­ca ün­lü Bar­do Mo­za­ik Mü­ze­si, Kar­ta­ca dö­ne­min­den İs­la­mi­ye­tin hü­küm sür­dü­ğü dö­ne­me ka­dar, ül­ke­nin zen­gin ta­ri­hi­nin ner­dey­se her dö­ne­min­den ar­ke­o­lo­jik ka­lın­tı­la­ra ev sa­hip­li­ği ya­pı­yor. Ö­zel­lik­le de Ro­ma...




__________________
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hiyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler !!!

KEMAL ATATÜRK






Öğretmenler ; Cumhuriyet sizden fikri hür,vicdanı hür,irfanı hür nesiller ister
KEMAL ATATÜRK
Cahit ERAYDIN isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Alıntı ile Cevapla
Cahit ERAYDIN kullanıcısına teşekkür eden 2 üye:
bahriaskin (14-Temmuz-2009), rhturk (12-Temmuz-2009)

Alt 12-Temmuz-2009, 20:32   #2 (permalink)
Cahit ERAYDIN
Bizim Coğrafya Yöneticisi
 
Cahit ERAYDIN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 04-Haziran-2009
Bulunduğu yer: BURDUR
Yaş: 66
Mesajlar: 2.075
Teşekkürleri: 565
836 mesajına 4.324 kere teşekkür edildi.
Standart




GÖÇ­TÜ KER­VAN YOL EY­LE­Dİ
Çö­lün cip­le­ri de mü­ba­rek bir hay­van olan bu de­ve­ler... Yo­rul­mak su­sa­mak bil­me­den si­zi sa­at­ler­ce sır­tın­da ta­şır­lar... De­ve sır­tın­da çö­le açı­lı­yo­ruz. Or­ta­ya çı­kan bu tab­lo­ya gö­re, de­ve ker­va­nı­nı de­vam­lı re­sim­ler­de gör­müş be­nim gi­bi ha­ya­tın­da üç­ten faz­la de­ve­yi bir ara­da gör­me­miş bi­ri için ol­duk­ça de­ği­şik ve ca­zip.

Tu­nus’ta­ki ikin­ci gü­nü­müz­de he­de­fi­miz­de de­ve­le­re bin­mek var. Do­uz şeh­ri­ne git­mek üze­re ara­ba­la­rı­mız­la yo­la çı­kı­yo­ruz. Tu­ze­ur’a 120 ki­lo­met­re uzak­lık­ta. An­cak yo­lu­mu­zun üze­rin­de ha­ri­ta­dan çok ya­kın­da bak­tı­ğı­nız­da Af­ri­ka’nın en bü­yük tuz gö­lü Şad El-Ce­rid bu­lu­nu­yor. Böl­ge­ye yak­laş­tı­ğı­nız­da ise uzak­tan da­ha bir göl gö­rü­nü­mü­ne bü­rü­nü­yor ve be­yaz ren­gi da­ha da or­ta­ya çı­kı­yor. 5 bin ki­lo­met­re­ka­re­lik tuz gö­lün­de ne su­dan ne de her­han­gi bir can­lı­dan eser yok. Bü­yük bir tuz çö­lün­de­yiz, göl­de su yok kü­çük kü­çük su bi­ri­kin­ti­le­ri ve gö­lün üze­rin­den ge­çen yük­sel­til­miş as­falt yo­lun ke­nar­la­rın­dan akan kü­çük bir de­re. Gö­lün ba­tı­sı ve gü­ne­yi ise göz ala­bil­di­ği­ne uza­nan kum te­pe­le­riy­le kap­lı Bü­yük Do­ğu Er­gi’dir. Bu­ra­da, bir­kaç va­ha dı­şın­da yer­le­şi­me pek rast­la­ya­ma­zı­sı­nız.

ÇÖL­DE RES­MEN DO­NU­YO­RUZ!
Ve Do­uz’da­yız... Di­ğer bir ifa­dey­le çö­lün ka­pı­sı­nda. 50 bin in­san ya­şı­yor bu­ra­da. Baş­ken­te yak­la­şık 450 km me­sa­fe­de­ki bu kü­çük şe­hir, Lib­ya’ya doğ­ru uza­nan bü­yük çö­lün baş­la­ma nok­ta­sın­da ku­rul­muş. Çöl, in­sa­na dai­ma ya­kı­cı sı­ca­ğı ha­tır­la­tır. Oy­sa bu­ra­da ge­ce­le­ri çok so­ğuk. Üze­ri­niz­de­ki ka­lın giy­si­le­re rağ­men iyi gi­yin­me­miş olur­sa­nız çok üşür­sü­nüz. Ya­nı­mız­dan ge­lip ge­çen yö­re in­san­la­rı ise çu­va­la ben­zer har­ma­ni­ye­le­ri­ni göz­le­ri­ne ka­dar çel­miş­ler. Gü­ne­ye in­dik­çe in­san tip­le­ri de de­ği­şi­yor. Hem Ber­be­ri ka­bi­le­le­ri hem de çö­lün ka­vur­du­ğu çeh­re­ler da­ha es­mer ve bü­tün Tu­nus’ta çok gö­rü­len cilt bo­zuk­lu­ğu da­ha yay­gın bu­ra­da. Za­man za­man rüz­gâ­rın muh­te­lif şe­kil­ler ver­di­ği ze­min un gi­bi in­ce yu­mu­şak. Bir kö­şe­de kart­pos­tal­lar­da gör­me­ye alı­şık ol­du­ğu­muz tür­den üç beş ya­ba­ni hur­ma de­ko­ru ta­mam­la­mak­ta. Bu­ra­da­ki de­ve­le­rin bü­yük kıs­mı tu­rist­le­rin bin­me­si için ge­ti­ril­miş ki­ra­lık de­ve­ler.

JE­LA­BA­LA­RI­MI­ZI BA­ŞI­MI­ZA ÇEK­TİK
Ar­tık de­ve­ler­le Sah­ra’ya açıl­ma vak­ti gel­di. Ama ön­ce uy­gun giy­si­le­re bü­rün­mek la­zım. Bu ko­nu­da mih­man­da­rı­mız Be­şar bi­ze yar­dım edi­yor. Bu iş­le va­zi­fe­li ki­şi, ön­ce bü­yük bir dik­kat ve el ça­buk­lu­ğu ile ba­şı­mı­zı bağ­lı­yor. Son­ra da ka­fa­mız­dan ge­çi­re­rek je­la­ba­la­rı­mı­zı giy­di­ri­yor. Sı­ra de­ve bin­me der­si­ne gel­di. Hay­van­ca­ğız­lar za­ten “kalk” de­me­dik­çe yer­le­rin­den kı­mıl­da­mı­yor­lar. Kor­ka­cak bi­şey yok as­lın­da ama ben baş­ta ol­mak üze­re bi­zim grup­ta epey bi te­dir­gin­lik var. Önem­li olan ba­ca­ğı at­ma­dan ön­ce eğe­ri iki el­le sı­kı­ca kav­ra­mak. Bir ke­re de­ve­nin üs­tü­ne yer­leş­tir­dik­ten son­ra de­ve ço­ba­nı “kalk” em­ri ve­ri­yor. Da­ha son­ra ya­pıl­ma­sı ge­re­ken tek şey de­ve­nin ha­re­ket­le­ri­ne uyum sağ­la­mak.

BİR DE­VE­NİN HI­ZI NE KA­DAR­DIR?
Ön hör­gü­cün üze­rin­de yük­sel­til­miş is­kem­le­ye ben­zer bir otu­ra­ğın üze­rin­de­ki pa­lan (ha­mut) bel­ki de iyi otur­tu­la­ma­dı­ğın­dan mı yok­sa be­nim ağır­lı­ğım­dan mı, ne za­man bin­me­ye kalk­sam sa­hi­bi­ne şi­ka­yet eder gi­bi ba­ğır­ma­ya baş­lı­yor­du. Za­ten tek ba­şı­ma hay­va­nı ida­re et­mem bel­li ki çok zor ola­cak. Çöl­de di­ğer mi­sa­fir­ler­le bir­lik­te süs­len­miş bu hay­van­la­rı bir ker­van ya­pa­rak de­rin­lik­le­re doğ­ru iler­le­dik. Ta­bii sa­hip­le­ri ta­ra­fın­dan ka­lın bir si­cim­le çe­kil­dik­le­ri­ni de söy­le­mek ge­re­ki­yor. Biz adım adım iler­ler­ken de­ve­le­rin koş­ma sü­ra­ti­ni de ken­di ara­mız­da me­rak et­tik. De­ve­nin sü­ra­ti­nin yak­la­şık ola­rak iyi ko­şan bir in­sa­nın­ki­ne eşit ol­du­ğu­nu mih­man­da­rı­mız bi­ze söy­le­di. Bu ara­da, ar­ka­da­şı­mız Os­man Sa­ğır­lı ayak­ka­bı­la­rı­nı çı­ka­rıp ya­lın ayak çö­le da­lı­yor...



BU DA DE­VE AK­RO­BA­TI
Mağ­ri­bin cen­ga­ver in­san­la­rı, ıs­sız çöl­ler­de, ih­ti­şam­lı gö­rü­nüm­le­riy­le in­sa­na gü­ven ve­ri­yor. Biz de­ve­nin sır­tı­na bin­me­yi bi­le be­ce­re­mez­ken ba­kın mih­man­dar­la­rı­mız de­ve sır­tın­da ne­ler ne­ler ya­pı­yor...



Kup­ku­ru ÇÖL­DE Dİ­MA­ĞI­MI­ZI FE­RAH­LA­TAN BİR MAN­ZA­RA
İn­sa­nın içi­ni ku­ru­tan çöl­ler­de va­ha­lar da ol­ma­sa ma­aza­l­lah ölüm ka­pı­da!.. Bü­yük Sah­ra Çö­lü’nde alı­şık ol­ma­dı­ğı­mız bir man­za­ra; bu mi­ni şe­la­le­lin şı­rıl­tı­lı su­yu deyim yerindeyse içimizi fe­rah­la­tı­yor...



YIL­DIZ SA­VAŞ­LA­RI FİL­Mİ­NİN SE­Tİ
Star Wars (Yıl­dız Sa­vaş­la­rı) fil­miy­le ve İn­gi­liz Has­ta film­le­ri­nin çe­kim­le­ri­nin ya­pıl­dı­ğı To­ze­ur’ün Mat­ma­ta ad­lı böl­ge­si­ne gi­di­yo­ruz. Ar­tık as­falt yok. Yol ya­pı­mı için kum­la­rın tuz­la sı­kış­tı­rıl­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yo­ruz. Ara­ba­la­rı­mız kum te­pe­le­ri üze­rin­de bi­ze he­ye­can­lı an­lar ya­şa­tı­yor. Yıl­dız Sa­vaş­la­rı se­ti ol­duk­ça iyi ko­run­muş, Tu­nus tu­rizm şir­ket­le­ri Yıl­dız Sa­vaş­la­rı se­ti­ni mu­ha­fa­za ede­rek tu­rist­le­ri bu­ra­ya ge­ti­ri­yor­lar­dı. Bi­na­la­rın ço­ğu­nu ko­ru­ya­bil­miş­ler. Baş­kan Bin Ali’nin em­riy­le res­to­ras­yon iş­lem­le­ri ye­ni­den baş­la­mış.

Ha çor­ba ha ‘şor­ba’
Özel­lik­le Tu­nus ma­hal­li di­li olan Da­ri­ce’de­ki Os­man­lı­ca söz var­lı­ğı araş­tı­rıl­ma­ya de­ğer. Bay­ram, ca­nım, ba­ba, si­ni, bal­ta, şe­vir­me (çe­vir­me), ça­vuş, bey, da­yı, şor­ba (çor­ba), şi­şe (nar­gi­le), kır­mı­zı, han­çer, kış­la, ik­lim, bak­raj, tep­si, şeş­me (çeş­me), ocak, dol­ma, ten­ce­re, tür­kü gi­bi... Tu­nus’un ka­rı­şık et­nik ya­pı­sı için­de de Türk un­su­ru azım­san­ma­ya­cak bir yer iş­gal edi­yor. Tür­ki­ye’den gö­çü­rül­müş olan ai­le­le­rin ço­cuk­la­rı hâ­lâ soy­la­rı­nı unut­ma­dık­la­rı gi­bi bu­nun­la if­ti­har et­mek­te­dir­ler. İş­te ba­zı­la­rı: İs­tan­bul­li, Kıb­ris­li, Ka­ra­man­li, Gi­rit­li, Bos­tan­cı, Baş Re­is, Baş Top­çi, Bal­ta­ci, Ba­şa, Kö­roğ­li, Kur­doğ­li, Ova­li, Kah­ya, De­mir­ci, Şer­bet­çi... Gö­rül­dü­ğü gi­bi Tu­nus, Türk kül­tü­rü­nün Ku­zey Af­ri­ka’da­ki ya­yıl­ma alan­la­rı ara­sın­da ol­duk­ça önem­li bir yer iş­gal et­mek­te. Bu ül­ke­de bı­rak­tı­ğı­mız en de­ğer­li şey, her hal­de Os­man­lı ve Türk sev­gi­si ol­sa ge­rek. Di­le­riz ki bu sev­gi gün geç­tik­çe da­ha da ser­pil­sin ve ge­liş­sin...

Bi­rin­ci sı­nıf hur­ma
Yol bo­yun­ca sar­kan hur­ma he­venk­le­ri­nden gözümüzü alamıyoruz Tu­nus’ta güz bo­yun­ca hur­ma ha­sa­dı ya­pı­lı­yor. An­cak bu ağaç­la­ra tır­man­mak bü­yük ma­ha­ret is­ti­yor. Alış­kın genç­ler ken­di­le­ri­ne mah­sus ma­ha­ret­le çıp­lak göv­de­yi ra­hat­ça tır­ma­na­rak hur­ma da­lı­nı ke­se­bi­li­yor. Her bi­ri 10-15 ki­lo çe­ken hur­ma dal­la­rı, aşa­ğı­dan pek fark edil­me­yen bir ka­rış uzun­luk­ta­ki siv­ri di­ken­ler­le çev­ri­li. Or­ta­la­ma bir hur­ma ağa­cı 15-25 met­re yükseğe ka­dar çı­ka­bi­li­yor. Ağaç göv­de­sin­de­ki her bir bu­dak 6 aya kar­şı­lık ge­li­yor ve bu bu­dak­la­rı sa­ya­rak ağa­cın ya­şı he­sap­la­nı­yor­muş. Ağaç 3 ya­şı­na gel­dik­ten son­ra mey­ve ver­me­ye baş­lı­yor çıp­lak el ve ayak­la­rıy­la bir hur­ma ağa­cı­na çı­ka­rak “bi­rin­ci sı­nıf” hur­ma­la­rın top­lan­ma­sı için ön­ce bir ki­şi ağa­ca tır­ma­nıp, hur­ma sal­kı­mı­nı ke­sip, ken­di­sin­den bi­raz da­ha aşa­ğı­da olan ki­şi­ye uza­tı­yor, da­ha son­ra o da bir son­ra­ki­ne der­ken, el­den ele en aşa­ğı­ya ula­şı­yor­muş.
__________________
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hiyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler !!!

KEMAL ATATÜRK






Öğretmenler ; Cumhuriyet sizden fikri hür,vicdanı hür,irfanı hür nesiller ister
KEMAL ATATÜRK
Cahit ERAYDIN isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Alıntı ile Cevapla
Alt 12-Temmuz-2009, 20:34   #3 (permalink)
Cahit ERAYDIN
Bizim Coğrafya Yöneticisi
 
Cahit ERAYDIN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: 04-Haziran-2009
Bulunduğu yer: BURDUR
Yaş: 66
Mesajlar: 2.075
Teşekkürleri: 565
836 mesajına 4.324 kere teşekkür edildi.
Standart



­
SÜ­TUN OR­MAN­INA HOŞ GEL­Dİ­NİZ
Kay­re­van’ın “İs­lam Kül­tür Baş­ken­ti” se­çil­me­si te­sa­dü­fi de­ğil. Zi­ra İs­lam­lı­ğın er­ken dö­nem­le­ri­ne ait önem­li ya­pı­lar­dan bi­ri olan Sey­di Uk­ba Ca­mi­i bu ken­te ku­rul­muş­tur. 670’de Ku­zey Af­ri­ka fa­ti­hi Uk­be bin Na­fi hazretleri ta­ra­fın­dan yap­tı­rı­lan ca­mi­nin mi­na­re­si ise 724-727 yıl­la­rın­da­ki ye­ni­le­me sı­ra­sın­da ek­len­miş. Mi­ma­ri de­hâ­lar ba­rın­dı­ran ca­mi­nin ha­rem bö­lü­mü, kıb­le­ye dik 17 nef­le kıb­le du­va­rı­na pa­ra­lel bir nef­ten oluş­muş. Bir­bi­rin­den sü­tun­lar­la ay­rı­lan nef­ler bir sü­tun or­ma­nı­nı an­dır­mak­ta. Zen­gin süs­le­me­li sü­tun baş­lık­la­rı es­ki Kar­ta­ca şeh­ri­nin ka­lın­tı­la­rın­dan top­lan­mış. Sü­tun­lar da Ro­ma dö­ne­mi ya­pı­la­rın­dan alın­mış. Ya­pı­nın si­met­rik pla­nı, ana ek­sen üze­rin­de bu­lu­nan iki kub­be ile da­ha be­lir­gin kı­lın­mış. Av­lu­yu ke­mer­li bir re­vak çev­re­le­mek­te­dir. Mi­na­re, Ku­zey Af­ri­ka’ya öz­gü ka­re plan­lı mi­na­re­le­rin ti­pik bir ör­ne­ği...

Kay­re­van... Bun­dan 1338 yıl ön­ce Pey­gam­be­ri­mi­zin sa­ha­be­le­rin­den Hz. Uk­be bin Na­fi ta­ra­fın­dan ku­rul­du bu şeh­rin öne­mi Af­ri­ka kı­ta­sın­da in­şa edi­len ilk ca­mi­nin bu­ra­da bu­lun­ma­sı. İs­la­mi­yet Af­ri­ka’ya bu­ra­dan ya­yıl­dı. “2009 İs­lam Kül­tür Baş­ken­ti” se­çi­len Kay­re­van, önü­müz­de­ki yıl İs­lam me­de­ni­ye­ti­nin bir gös­ter­ge­si ola­rak çe­şit­li kül­tü­rel fa­ali­yet­le ev sa­hip­li­ği ya­pa­cak. Bu özel şe­hir­de ger­çek­leş­ti­ri­le­cek pro­je­le­re baş­ta Pa­ris’te­ki Ins­ti­tut du Mon­de Ara­be (Arap Dün­ya­sı Ens­ti­tü­sü) ol­mak üze­re Lüb­nan, Fas, Ür­dün, Fran­sa, İs­pan­ya, Ce­za­yir, Mı­sır ve Su­ri­ye kat­kı sağ­la­dı. Ser­gi­le­re açı­la­cak, sem­poz­yum­lar dü­zen­le­ne­cek... Ser­gi­le­ne­cek eser­ler ara­sın­da­ki ta­ri­hî do­kü­man­la­rın, zi­ya­ret­çi­le­rin bü­yük il­gi­si­ni çek­me­si bek­le­ni­yor.

YA RAB­Bİ! ÖNÜM­DE DE­NİZ OL­MA­SAY­DI
Hz. Mu­avi­ye za­ma­nın­da İf­rî­kıy­ye (Ku­zey Af­ri­ka) va­li­li­ği yap­mış olan ve Tu­nus’ta Kay­re­van şeh­ri­ni in­şa eden meş­hur mü­ca­hit Hz. Uk­be b. Na­fi, Ye­zid’in ha­li­fe­li­ği­nin ilk yıl­la­rın­da ikin­ci de­fa Ku­zey Af­ri­ka va­li­li­ği­ne ta­yin edil­miş­ti (62/682). Uk­be, Kay­re­van’a va­rır var­maz or­du­su­nu to­par­la­yıp Müs­lü­man­lar­la sü­rek­li sa­vaş ha­lin­de olan Bi­zans­lı­lar­la şid­det­li çar­pış­ma­la­ra gi­riş­ti. Ci­hat ha­re­kâ­tı­nı ke­sin­ti­siz sür­dü­ren Hz. Uk­be b. Na­fi, ba­tı­ya doğ­ru iler­le­ye­rek Tan­ca ci­va­rın­da At­las Ok­ya­nu­su’na da­yan­dı. İş­te o za­man şu ta­ri­hi sö­zü­nü söy­le­di: “Ya Rab­bi! Eğer önü­me çı­kan şu de­niz ol­ma­say­dı, se­nin yo­lun­da ci­hat ede­rek da­ha ile­ri gi­der­dim!”
Da­ha son­ra bi­ze tah­sis edi­len özel ara­ba­lar­la Ga­bes şeh­ri­ne doğ­ru yo­la çı­kı­yo­ruz. Bu­ra­sı renk­li bir et­nik ya­pı­ya sa­hip. Yol ke­nar­la­rı uzun pal­mi­ye ağaç­la­rıy­la kap­lı, çev­re ise zey­tin ve hur­ma bah­çe­le­riy­le. Yol bo­yun­ca, ki­lo­met­re­ler­ce de­vam eden zey­tin­lik­ler­le kar­şı­la­şı­yo­rum. Her ta­raf yem­ye­şil, zey­tin­lik­ler­le do­lu. Tu­nus’un çöl­le öz­deş­le­şen ima­jı de­ği­şi­yor zih­nim­de.

HER MİL­LET­Tİ KEN­Dİ­NE ÇE­Kİ­YOR
Tu­nus’un üçün­cü bü­yük şeh­ri Su­sa. Ay­nı za­man­da önem­li bir li­man ken­ti. Çar­şı ve kum­sal­la­rıy­la tu­rist­le­rin göz­de­si bir şe­hir. Ro­ma, Os­man­lı ve Arap kül­tür­le­ri­nin iz­le­ri­nin gö­rül­dü­ğü şe­hir­de ge­zi­lip gö­rü­le­cek çok yer var. To­ze­ur’a da hak­sız­lık et­me­mek ge­re­ki­yor bu ara­da. Kent ile ül­ke­nin ge­ri ka­la­nı­nı ayı­ran et­ki­le­yi­ci tuz çö­lün­den ge­çen tu­rist­le­rin ye­rin­de son 8 bin yıl­dır ta­cir­ler ve ker­van­lar ek­*** de­ğil­di. Ül­ke­nin pek çok kent mer­ke­zi­ni (me­di­na’sı­nı) oluş­tu­ran la­bi­rent To­ze­ur’da en zor im­ti­ha­nıy­la çı­kı­yor zi­ya­ret­çi­le­ri­nin kar­şı­sı­na. Bu­ra­da ev­ler açık renk de­ğil, kah­ve­ren­gi top­rak tuğ­la­lar­dan örül­müş. So­kak­lar sa­pak ver­me­den uzun bir me­sa­fe kat edi­yor ve bir yan­lış­tan ge­ri­ye dön­me­yi iyi­ce zor­laş­tı­rı­yor.

UR­FA Gİ­Bİ BOL ACI­LI SE­Vİ­YOR­LAR
Yö­re­sel kı­ya­fet­le­rin ve ta­kı­la­rın ser­gi­len­di­ği Dar Che­ra­iet Mü­ze­si... Yol­la­rı tek­rar­dan ge­çe­rek To­ze­ur’un şe­hir mer­ke­zin­de­ki Dar Che­ra­iet Mü­ze­si­ne ge­li­yo­ruz. Bu­ra­sı bi­ze es­ki­den na­sıl ya­şan­dı­ğı­na da­ir epey bir fi­kir ve­ri­yor. Bi­na, Os­man­lı ha­ki­mi­ye­ti sı­ra­sın­da şeh­ri yö­ne­ten Os­man­lı be­yi­nin eviy­miş. Çok et­ki­le­yi­ci bir mi­ma­ri­si var­dı. Özel­lik­le stük de­ni­len du­var ve ta­van iş­le­me­le­ri çok et­ki­le­yi­ciy­di. Tu­nus mut­fa­ğı hak­kın­da bir fi­kir ver­mek is­te­rim. Tu­nus­lu, bi­zim Gü­ney­do­ğu böl­ge­mi­zin da­mak zev­ki­ne sa­hip. Ye­mek­ler­de acı çok tü­ke­ti­li­yor. Di­ğer ta­raf­tan de­niz ürün­le­ri çok bol ve hay­li ucuz. BİT­Tİ



ZA­LİM RO­MA­LI­LA­RIN DEV ARE­NA­SI
El-Cem de­ni­len yer­de dev bir ta­ri­hî eser­le kar­şı­la­şı­yo­ruz. He­men gö­ze çar­pan Ro­ma am­fi ti­yat­ro­su, 5. yüz­yı­la ka­dar dö­vüş­ler için kul­la­nıl­mış. Şim­di çe­şit­li fes­ti­val­le­re ev sa­hip­li­ği ya­pı­yor. Ku­zey Af­ri­ka’da­ki bu en bü­yük Ro­ma anı­tı, bü­yük­lü­ğüy­le de İtal­ya’nın baş­ken­ti Ro­ma’da­ki Ko­los Se­um’un ti­pik bir ben­ze­ri gi­bi. 30 bin ki­şi­lik iz­le­yi­ci ka­pa­si­te­si­ne sa­hip am­fi ti­yat­ro mer­di­ven­le­ri, ke­mer­le­ri ve yer al­tı hüc­re­le­riy­le tu­rist­le­rin bü­yük il­gi­si­ni çe­ki­yor.



SU­SA Lİ­MAN KEN­TİN­DE­Kİ SURLARIN SIR­RI
Bir li­man ken­ti olan çe­şit­li kül­tür­le­ri ba­rın­dı­ran Su­sa’nın es­ki mer­ke­zi du­var­lar­la çev­ri­li, iç ka­le ve Ulu Ca­mi ol­du­ğu gi­bi du­ru­yor. He­men gi­ri­şin­de 9. yüz­yıl­dan kal­ma bü­yük ca­mii kö­şe ku­le­le­ri gö­rül­me­ye de­ğer. Kö­şe, güç­lü du­var­la­rıy­la dı­şa­rı­dan ba­kıl­dı­ğın­da da­ha çok bir ka­le­yi an­dı­rır. İçe­ri­de ise, sı­ra sı­ra ke­mer­le­rin di­zil­di­ği av­lu par­lak mer­mer­ler­le kap­lan­mış­tır.



­BİR İ­LE­Rİ KA­RA­KOL: Rİ­BAT KA­LE­Sİ
8. yüz­yıl­dan kal­ma Ri­bat Ka­le­si, dö­ne­min­de İs­lam me­de­ni­ye­ti­nin en ö­nem­li şe­hir­le­rin­den sa­yı­lan Kay­re­van şeh­ri­ni ko­ru­mak i­çin sı­nır boy­la­rın­da göz­cü­lük a­ma­cıy­la ku­ru­lan bir i­le­ri ka­ra­kol­dur. Ön­ce­le­ri as­kerî a­maç­lar­la ku­ru­lan Ri­bat, ar­dın­dan bas­kın­lar sı­ra­sın­da bü­yük bir kö­yün hal­kı­nı dı­şa­rı­dan yar­dım al­ma­dan bir­kaç haf­ta bes­le­ye­bi­le­cek bü­yük­lü­ğe u­laş­tı.



PAL­Mİ­YE­LER VE MİS KO­KU­LU YA­SE­MİN­LER...
Ham­ma­met ile Na­bul ara­sın­da uza­nan al­tın sa­rı­sı kum­lar, ül­ke­nin en gü­zel plaj­la­rı ara­sın­da öne çı­kar. Pal­mi­ye­ler, por­ta­kal ağaç­la­rı ve mis ko­ku­lu ya­se­min­ler tur­ku­vaz renk­li, ılık su­lar ve sı­ğ kum­sal­lar et­ki­le­yi­ci bir gü­zel­lik ser­gi­ler. Ham­ma­met bu­gün kör­fez­de di­zil­miş yü­zü aş­kın ote­liy­le tam bir ta­til bel­de­si ha­li­ne gel­miş­tir. Otel­le­rin ço­ğu az kat­lı ve es­ki ya­pı­lar­dır.
__________________
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hiyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler !!!

KEMAL ATATÜRK






Öğretmenler ; Cumhuriyet sizden fikri hür,vicdanı hür,irfanı hür nesiller ister
KEMAL ATATÜRK
Cahit ERAYDIN isimli Üye şimdilik offline konumundadır  
Alıntı ile Cevapla
Cahit ERAYDIN kullanıcısına teşekkür edenler:
zumrut_ (12-Temmuz-2009)

Cevapla

Etiketler
akdeniz, bir, ülkesitunus


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık



Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 19:40.


Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Powered by BizimCografya.com® Copyright ©2008 - 2011, Baylas
Bu Forumda üyeler kendi düşüncelerini yazabilir bu yüzden yazılan içeriklerden BizimCoğrafya.com Sorumlu tutulamaz. Yinede Yasalarca yasaklanmış içerikleri yada telif hakkı olabilecek içerikleri şikayet etmek için info@bizimcografya.com adresine mail atabilirsiniz, en kısa sürede dönüş yapılacaktır...

Baylas | Coğrafya | Sınav | Mynaq